➤ Yazarlar

Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden çıkıyor mu?

AKP kısa bir süre önce hazırladığı başörtüsü teklifini TBMM’ye sundu ve buna, torba yasa geleneğini bozmayarak aileye ilişkin bir değişikliği de ekledi. Muhalefet cephesinde ise seçime yönelik olduğu düşünülen bu hamleye karşı hangi adımların atılacağına dair bir fikir birlikteliği yok. Teklife destek verilmesi, yeni bir teklif hazırlanması, genel kurul toplantısına katılmamak gibi çözümler üzerinde durulurken, asıl amaç gözden kaçıyor.

Oysaki başörtüsü takanların sorun yaşamadığı, aksine mini etek giyenlerin sorunlar yaşadığı bir dönemdeyiz. Açıklandığı gibi asıl dert kadınların giyim kuşamına ilişkin özgürlükse, teklifin başörtüsü değil de mini etek teklifi olması daha doğru olmaz mı? İnanç ile ilgili olmayan özgürlük, özgürlük değil midir?

Başörtüsü, dini siyasete alet etmekten vazgeçilmediği sürece, bir amaca ulaşmak için her seferinde ısıtılıp topluma sunulacak bir yemek. Yersen…

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ÜZERİNDEN YARGININ YASAMAYA DARBESİ

Yazının konusu başörtüsü değil, başörtüsü teklifi gölgesinde Anayasada yapılmak istenen aileye ilişkin düzenleme. Bilindiği gibi Erdoğan, 2021 yılında çıkarttığı bir kararname ile İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen sözleşmeyi feshetti. Kararname ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin bir düzenleme yapılamayacağı iddiasını Danıştay 10. Dairesi, 2 muhalif görüşe karşı 3 üyenin oyuyla kabul etmedi. Daha geçen hafta Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, 5’e karşı 8 üyenin oyuyla kararı onadı ve karar kanun yolları tükenip kesinleşti.

Kararın önemi aslında İstanbul Sözleşmesi’nin ötesinde, Cumhurbaşkanının uluslararası sözleşmeleri kararname ile feshetme hakkına sahip olup olmadığı noktasında. Erdoğan’ın bugün temel hak ve özgürlüklere ilişkin olsun olmasın her türlü uluslararası sözleşmeyi feshetmesinin önünde bir engel bulunmuyor.

Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak bir başvuruda Anayasa Mahkemesi’nin hangi yönde karar vereceği bilinmese de, tahmin etmek zor değil. Anayasa Mahkemesi’nde değişen son üyelikler ile Erdoğan’ın çoğunluğu sağladığı ve istediği kararı çıkartabileceği söyleniyor. HDP’ye yardımların durdurulmasına ilişkin verilen kararın 7’ye karşı 8 üyenin oyu ile alınması da bu düşüncenin doğru olduğunu kanıtlıyor.

Anayasa uyarınca temel hak ve özgürlüklerin Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi mümkün değilken, olmayan bu yetki yargı eliyle Cumhurbaşkanına verildi. Yargı, yasamaya darbe yaptı.

İstanbul Sözleşmesi üzerinden varılmak istenen amaca ulaşmakta ikinci adımın başörtüsü teklifi olduğu açık. “Başörtüsüne özgürlük” sloganı ile aynı torbaya atılan aile düzenlemesi üzerinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden (AİHS) çıkma yoluna taşlar döşendi.

AİHS: EŞCİNSEL EVLİLİK İNSAN HAKKIDIR

Türk hukukunda evlilik, kadın ve erkek arasında kurulabiliyor. Türk Medeni Kanunu m. 124 kadın ve erkeğin 17 yaşını doldurmadıkça evlenemeyeceğini düzenliyor. Bu madde nedeniyle de Türkiye’de eşcinsel evliliklerin mümkün olmadığı kabul ediliyor. Ancak Türkiye’de eşcinsellerin evliliğine izin verilmesi aslında zorunlu. Türk iç hukuku bu anlamda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ile uyumsuz.

Anayasanın 90. maddesi uyarınca usulüne göre yürürlüğe giren uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olup, bunların Anayasaya aykırı olduğu iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz ve yerel kanunlar ile aralarında uyuşmazlık bulunması durumunda uluslararası sözleşmenin hükümleri uygulanır. AİHS ilgili madde nedeniyle kanunların üstünde yer alır ve AİHM içtihatları Türkiye için bağlayıcıdır.

AİHM 2015 yılında verdiği bir karar ile eşcinseller arasında evliliğe izin vermediği için İtalya’yı mahkum etti. (Oliari vd./İtalya) 2017 yılında verdiği diğer bir kararla, yabancı ülkelerde evlenen eşcinsel çiftlerin evliliklerini tanımadığı için İtalya’yı tekrar mahkum eden AİHM (Orlandi vd./İtalya), evlilik kurumunun sadece kadın ve erkek arasında gerçekleşmesini zorunlu tuttuğu için 2021 yılında Rusya’yı da mahkum etti. (Fedotova vd. /Rusya) AİHM kararlarında 47 ülkeden 27’sinde eşcinsel evlilikler için yasal düzenlemeler yapıldığını belirtip, özel yaşama ilişkin olan evlilik kurumunda eşcinsel evliliğe kamu düzeni gerekçesiyle müdahale edilemeyeceğini de açıkladı.

Gerek yukarıda anılan kararlar gerekse Anayasanın 90. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye’nin eşcinsel evliliklere izin vermemesi, yurt dışında evlenen çiftlerin evliliklerini tanımaması ve evliliğin sadece kadın ile erkek arasında gerçekleşmesine izin vermesi hukuka aykırı. Evlenmek isteyen veya evliliğini tanıtmak isteyen eşcinsel çiftlere izin verilmemesi nedeniyle Türkiye’nin de AİHM’de Rusya ve İtalya ile aynı kaderi paylaşarak mahkum edileceği tartışmasız.

Bu somut hukuki durum karşısında, Türk hukukunda AİHM kararları doğrultusunda eşcinsel çiftlere evlilik olanağı sağlanması gerekirken, evliliğin sadece kadın ve erkek arasında gerçekleşeceği yönünde bir Anayasal düzenleme yapılmak isteniyor. AİHM kararları açık olup Türkiye’nin açılacak bir davada mahkum edileceği konusunda bir tereddüt bulunmadığından AİHS’e aykırı olan bir Anayasal düzenlemenin hangi amaçla yapıldığı sorusu haklı değil mi?

TOPLUM AİHS’NİN FESHİNE ALIŞTIRILIYOR

Şeytan ayrıntıda gizleniyor. Toplum başörtüsü ve aile kavramları tartışılarak bilinçli olarak geriliyor, AİHM kararları bu gerginlik ortamında tartışmaya açılmak isteniyor. Siyasi tartışmalarla manipüle edilip referandumda istenilen yönde onayı alınmış olan toplumun, aksi yönde karar vereceği bilinen AİHM’e tepki duyması hedefleniyor. İstanbul Sözleşmesi ile Cumhurbaşkanına verilen fesih yetkisi kullanıldığında, toplumun AİHS’nin feshedilmesine göstereceği tepkinin bazı korkularla yumuşatılması planlanıyor.

“Başörtüsü yasaklanacak”, “aile kurumu zarar görecek”, “çocuklar ve gençler eşcinsel olacak” gibi söylemlerle AİHS’den ayrılmanın yolları yapılıyor, üstüne taşlar döşeniyor. İstanbul Sözleşmesi’nin feshinde ileri sürülen nedenler aynı ve toplumun tepkisi çoktan test edildi. Muhalefetin, başörtüsü teklifinin torbasına atılan aile düzenlemesini AİHM kararları ışığında dikkatle incelemesi ve istenmeyen sonuçlara karşı önlemlerini alması gerekiyor.

Aksi durumda, hem de yakın bir gelecekte çıkartılan bir kararnamenin sabahında AİHS’nin feshedildiği ve toplumun da buna tepki göstermediği gerçekleri ile yüzleşmemiz kaçınılmaz olacaktır.

➤ Yazarın Son Yazıları

➤ Son Yazılar

Welcome Back!

Login to your account below

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Add New Playlist

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?