Buna karşın, haber enflasyonuyla boğulan ülkede seçim konusunu üç yıldır gündemin başında tuttu nedense. Bir kördövüşüyle gelindi bu günlere. Seçim kapıya dayanmasına karşın muhalefet gerçeklikten kopuk tartışmalarla oyalandı. Sele gitmiş değirmenin şakıldağı arandı. Türk işi bir vodvil sahnelendi.
Sonunda çalındı erken seçim düdüğü; “46 ruhu”nun zafer günü.
Bu tarihin vurgulanması tek belirleyicinin boyun damarlarındaki kireçlenmenin artık patolojik duruma geldiğini gösterdi. Bu iktidarın zafer günü 1950’nin 14 Mayıs’ı değil, 2002’nin 3 Kasım’ıydı çünkü. 27 Mayıs olmayacağı kesin ama kimbilir nasıl bir ikinci Mayıs var kaderde?
Bu ara “trol ordusu” ile “Sadat” haberleri halkın yine ketenpereye getirileceği uyarısı yaptı. Acaba ne tür hile tezgahları kurulmuştu?
Muhalefete anlatın anlatabilirseniz, iktidarın 2002’de oyların yüzde 34.3’üyle işbaşına geldiğini, hiçbir zaman halk çoğunluğunun desteğini almadığını…
Yine trafoya kedi girmemesi, bazı bölgelerde açık oy, açık sayım yapılmaması, mühürsüz oyların geçerli sayılmaması, Diyarbakır’da, Suruç’ta, Ankara Garı’ndaki gibi bombaların patlatılmaması, muhalefetin bilişim sisteminin çökmemesi, YSK terminaline girilememesi, AA verileriyle karşılaştırma olanağının yitirilmemesi konusunda kim teminat verecek, sorun yanıt alabilirseniz.
Kubbe çatlatan bu kez de “Verin başkanlığı bu iş huzur içinde çözülsün” derse, ne olacak?
Seçim günü açıklanana değin, salı çemkirmeleriyle medya vıdıvıdıları dışında muhalefetin topluma yansıyan etkin bir seçim çalışması gözlenemedi, ne yazık ki. Yalnızca “Bu kez gidici” diyorlar. İmamoğlu’nun İstanbul seçimindeki gibi sandıklara sahip çıkılacağını söylüyorlar bir de.
“Parmak boyası” 2009’da kaldırıldı. Halkımız hayvan damgalanır gibi damgalanmamalıydı, uygar topluma yakışmazdı bu. Oysa iktidarın seçimlerde alicengiz oyunları yapabilmesi için o boya kaldırılmalıydı, kaldırıldı.
Şimdi, iktidar partisi çok zayıfladı deniliyor. Kimse kendini aldatmasın! İktidar kendi yapılanmasına göre en güçlü dönemini yaşıyor. Bu gücün seçmen desteğiyle ilgisi yok. 20 yıl önce aç bir seçmen kitlesi vardı. Şimdi dişine kan değmiş, semirmiş durumda o kitle. Mürşitleri tarafından daha etkin konsolide ediliyor. Onların yanına birer ölçü Suriye, Afganistan, Afrika göçmeni, haymatlosu koyup öyle yapılmalı hesap!
İktidar asıl gücünü devlet mekanizmasına tam egemenlikten alıyor, bu unutulmasın!
Eski Senatör Kamran İnan, ABD lobisinin Ankara’da Türk lobisinden güçlü olduğunu söylemişti. Bu söz şu soruyu dayatıyor:
“Siz Türkiye’de iktidarı belirleyecek güç sahibi olsanız, muhalefeti başı boş bırakır mısınız?”
Tam 70 yıldır küresel firavunların istediği parti iktidar oldu bu ülkede.
Aşiret reisi kafalı megaloman, yine bir adrakadabrayla Cumhuriyetin 100. yılında Allah devletinin sancağını çekmek istiyor göndere.
Kadercilik bataklığındaki halk ise bir kez daha çaysıra gidip kıyısıra gelmek istemiyor.
Oy tabutlarında mezara gömülecek bir seçime daha dayanacak gücü yok.
Muhalefet önderleri kafasızlık çöplüğünü gagalayıp didiklemek istemiyorlarsa bu seçimde rüştlerini ispatla yükümlüdürler.
Bu seçimin şakası yok!