Kıyamet günü gelerek insanlığı kurtaracak tanrısal gücün İslamiyet’teki ismi mehdi. Kahramanlık dönemini aşamamış, çağdaşlaşamamış toplumlar hep bir isim, bir kurtarıcı, kahraman bekler. Lider sultasının kökeni buraya dayanır.
Türkiye’de ilerici, aydınlanmacı, laik kesimin beklediği kurtarıcı ise Mustafa Kemal’dir. Bu beklenti seçim öncesi doruğa çıktı.
Sıradışı olacağı kesin bu seçime sayılı günler kala Millet İttifakı sürecin beş aşamasından ilkini geçti.
Seçim manifestosunu/bildirgesini açıkladı. Ortak kanı, bildirgede köklü demokratik sorunlarla tartışmalı konulara değinilmediği yönünde. Sertlikten kaçınılarak asgari ortak noktalar çizgisinde hazırlanmış bir bildiri. Yargı bağımsızlığının sağlanması, cumhurbaşkanlığı sistemine son verilmesi, “biz daha iyi piyasacıyız/liberaliz” vurgusuyla ambalajlanarak geçici ekonomik iyileştirmeler çizgisinde hazırlanmış restorasyon programı. Beşi merkez sağ politika izleyen altılı masanın bildirgesinde eskilerin deyimiyle “ehem mühim”me tercih edilmiş.
Sırada gündemin ikinci maddesi var; parolası “2-13-2-13”. İkinci ayın, yani Şubatın 13’ünde, 2. Kemal 13. Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklanacak anlamına geliyor.
Sonra milletvekili adaylarının saptanmasına gelecek sıra; özellikle CHP’de zurnanın zırt diyeceği yere. CHP parti kademelerinde beklenti büyük. Deniliyor ki, “Eğer, tüzüğündeki gibi halkçı, solcu, demokrat parti ise aday listeleri emek ağırlıklı, toplumda karşılığı olan güven verici isimlerden oluşturulmalıdır!”
Gündemin üçüncü maddesinde programın halka doğru, etkin anlatılması var.
Kuşkusuz en önemli konu gündemin en sonunda; seçim güvenliği. Stalin’in dediği varsayılan bir söz var; “Oy verenlerden daha çok oyu sayanlar önemli!”
Bakalım, Millet İttifakı’nın bu Pazar açıklayacağı 13. Cumhurbaşkanı adayı kim olacak? İçine düşürüldüğü çıkmazdan kurtaracak bir mehdi beklentisindeki halkın yüreğini ışıtacak bir 2. Mustafa Kemal mi çıkacak, yoksa “Mustafa’sız” bir “2. Kemal” mi? Halkın beklediği kahraman ya da mehdi kim? Göreceğiz…
Ya Rahip Kral John gibi o da gelmezse?
Yine ters köşeye yatırılacak halkın karşısına 3. Abdülhamit çıkarılırsa?
Paul Valery, “Politika, insanları kendilerini ilgilendiren işlerden alıkoyma sanatı,” demiş ya. Türkiye burası, her türlü katakulli olur. Şeytanın arka bacakları Ankara’da cirit atıyor da.