➤ Yazarlar

Kıyamet

Dünyanın en eski yerleşim alanlarından biri olan Samandağ, siyasi gerekçelerle Antakya’dan koparılıp Defne adı verilen bölgenin çıkışından itibaren, sağlı sollu köylerin içinden geçerek ulaşılabilen bir yerleşim birimiydi. Yeniden ulaşılabilir mi, bunu bilmek olanaksız.

Yirmi kilometre boyunca ilçe girişini andıran gösterişli tabelalar eşliğinde konuklarını selamlayan yol ayrımları, aslında Samandağ’ın köylerine ait giriş noktalarıydı yalnızca. Yolun bittiği yer sizi Samandağ’a ulaştırırken daha sıradan bir karşılama ve manzarayla yüz yüze gelmek insanları her zaman şaşırtmıştır. İlçeye girmek için üstünden geçmek zorunda olduğunuz Favvar köprüsü, adını bir çayın taşkınlığından aldığı için aslında daha girerken bölgenin düsturuyla ilgili bir fikir vermeye başlıyordu. Bundan sonra verir mi bunu bilmek mümkün değil?

6 Şubat 2023 tarihinin depremin etkilediği diğer iller ve Hatay bölgesinin geri kalanı gibi Samandağ açısından nasıl bir yeri olacak, kim bilir? Samandağ için Favvar köprüsünden başlayan yıkım, bölgenin merkezi olarak düşünülen alanın bittiği yere kadar neredeyse kesintisiz devam etti. Dolayısıyla bunun bir deprem olduğuna inanmak oldukça güç. Bir uçtan diğerine, sağlı sollu kumdan kaleler gibi yıkılıp yollara ya da yan binaya yığılan molozun yarattığı görüntü depremden çok bir füze saldırısını andırıyor. Samandağ adeta savaş alanına dönmüş durumda. Favvar mevkisi ve Cumhuriyet Mahallesinde yaşanan birkaç bina dışında her şeyin yerle bir olduğu alanı saymazsak ya da diyelim ki oralar hiç hasar almasıydı, biz bu depremde Samandağ için “Depremden olumsuz etkilendi. Çok hasar var.” cümlesini kurabilirdik. Ama şimdi yaşananlara nasıl bir tanımlama getirilebileceğini kestirmek olanaksız. Yaşananlara bir filmin savaş sahnelerinde kolaylıkla rastlanabilir. “Piyanist” filminden ya da “Er Ryan’ı Kurtarmak” gibi filmlerin bir sahnesini gözünüzde canlandırın.

Bu yüzden o binaların zemin etüdünün nasıl yapıldığını sormak, bu etüdü yaparken doğru raporları veremeyenler bedel ödemeyecekse bir anlama gelmiyor. Binaların nasıl projelendirildiğini, inşaatın nasıl yapıldığını, yapılan inşaatlara kimin nasıl onay verdiğini tartışacaksak bu konularda hata yapanların hiyerarşik ayrım olmaksızın ortaya konması gerekiyor. Bunu yapacak mıyız? İmar barışıyla yıkılması gereken binaların neden ruhsatlandırıldığı sorulacak sorular olmaktan çıktı mı artık? Gündeme bile gelmeyecek mi? Depremden sonra 48 saat boyunca doğru dürüst bir müdahalede bulunulmamasının nedeni ve hesabı sorulacak mı örneğin? İnsanların günlerce zehir gibi soğuk bir havada sokakta yatmak zorunda bırakılmasının gerekçeleri gibi, kurtarma çalışmaları için ülkede neden uzman ekipler bulundurulmadığı konusu da konuşmaya değmeyecek konular mı?

Bu ülkenin en büyük düşmanı sıralamasında “Her şeyi devletten beklemeyinciler” hak ettikleri yere konacak mı artık? Yardım çalışmasını bile organize edemeyecek kadar beceri eksikliği gösteren bir ülke olmanın enkaz altında nefes alamadan canını verenler için bir önemi kalmadı. Tek umudunu kaybettiği insanları enkazın içinden çıkarıp toprağa verebilmek olan insanlar için talan edilen yardım kamyonlarının, marketlerin ya da ülkeye sığınmacı olarak gelip depremde birer yağmacıya dönüşmesinin engellenemeyişi de artık fark etmiyor. Bu çaresizliği unutmanız için kaç güne ihtiyacınız olacak? Depreme hazırlıklı olmak şöyle dursun, depremde ne yapılacağı konusunda hiçbir fikri olmayan bir ülke olduğumuzu anlamanın herkesi huzursuz edip etmemesinin ne anlamı kaldı ki?

Siz “kader” dediğinizde biz binaların tanrı eliyle yapıldığı sonucunu çıkarıyoruz. İnsan eliyle yapılan binalar yıkılırken “kader” ifadesiyle aklanması arzu edilen kimdir tam olarak? Bu açıklamayla toplumun bir kesimi ikna olacak mı yine? İnsanların diri diri mezara gömülmesine insan aklıyla verilen kararların ve insan eliyle yapılan uygulamaların etkisini bu defa da anlayamayacaksak bundan sonra ne fark eder ne düşündüğünüz?

Bu deprem, yapılan her hatanın bir bedeli olacağını ve bu bedelin sırasıyla herkesi bulacağını göstermiyorsa herkes koltuklarında çayını yudumlayarak olanları izlemeye ve sosyal medyada çok üzüldüğünü belirten mesajlar yayımlayarak kendini rahatlatmaya devam etsin. Bu kıyamet de bize ders olsun falan demesin kimse. Okuldan çoktan atıldık, haberiniz bile yok.

Çay içelim, iyi gelir.

icemdogru@gmail.com

➤ Yazarın Son Yazıları

➤ Son Yazılar

Welcome Back!

Login to your account below

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Add New Playlist

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?