Bu hafta sevgiye dair çok farklı bir yazıyla sizlerle olmayı düşünürken yaşanan deprem gerçeği, hepimizi uzun süre üstümüzden atamayacağımız bir acı ile karşı karşıya bıraktı. Sabır dilemek, geçmiş olsun demekten bile utanıyoruz. Yemek yemekten, sıcak evimizde üstümüzü örtmekten, gözlerinin kapanmasından utanır mı insan? Evet, insan olarak utanıyoruz.
Birbirimizi ayırt etmeden sevelim, koruyalım, destek olalım. İnsan-hayvan hepimiz birbirimize muhtacız. Bunu, yaşadığımız bu günlerde daha iyi anladığımızı umuyorum. Tüm dünya yıkılır, geriye yargısızca el uzattığımız sevgimiz kalır…
Yurt dışından deprem bölgesine gelen yardım ekipleri yanlarında tüm ihtiyacın yanında arama kurtarma köpeklerini de getirdiler. Enkaz altında birisi varsa 3-7 dakika arasında bunu tespit edebilen köpeklerin sevgi dolu yürekleri kurtardı yüzlerce insanı.
Uyutulsun denilen, kürekle kafaları ezilen, taşlanan, canlı canlı yakılan o köpekler insan hayatını kurtarmak için günlerdir görev başında. Çok yoruldular, yaralandılar ama pes etmediler, devam ettiler. Hatta aralarında, yasaklı ırk olarak belirlenen ve bir ömür boyu barınağa tıkılarak, ölümü bekleyen köpekler de vardı. Çünkü onlar kötülük bilmiyor, sevgileri bir çocuk gibi saf ve temiz.
Sadece arama kurtarma ekibindeki köpekler değil, depremden kurtulan ama sahibi enkaz altında kalan kedi ve köpeklerde ailelerinin kurtulmaları için çabaladılar. Sahibinin bulunduğu yeri göstererek kaç kedi ve köpek, kaç insanın kurtulmasına vesile oldu. Oysa zamanında barınaklara, sokaklara terk edilen o hayvanlar belki de şu anda birçok kişiyi kurtarabilirdi.
Hiçbirimizin, birbirimize üstünlüğü yok, yaşamak için hayatın, doğanın dengesi için sevmeyi, hor görmemeyi öğrenmeliyiz.
Patili günler…