Ölenler öldü, yaralılar hastanelerde. Kurtulanlar, bedenlerinde istem dışı kasılma, titreme, türlü acılar çekerek, halüsinasyonlar görerek “Shell shock” (İng) denilen bunalımın pençesinde gittiler güvenli yerlere.
Güneş yine doğdu, dünya yine döndü.
İkiz Kuleler yıkıldığında dönemin ABD Başkanı Bush “Go out and shop” (Gidin alışveriş yapın) demişti.
Bush’u örnek aldı kubbe çatlatan. Milyarlık işleri üleşiverdi adamları.
Avrupalı bankerler boş durur mu? Yapım maliyeti 35 milyar dolar olan yıkılan binaların bulunduğu 11 kentin imarı için 100 milyar dolar kredi açtı; daha doğrusu fatura çıkardı.
Bu, iblis lanetine uğrayarak borç burcunda doğan birkaç kuşağın daha ömrünü ataları gibi borç ödeyerek geçireceği anlamına geliyor.
Liberal ekonominin gereğini yapan elektrik şirketleri depremzede çadırlarına sayaç takmaya kalktı.
14 Mayıs’ı seçim günü ilan eden tek imzalı kararname Resmi Gazete’de yayımlandı.
Siyaset üstü, bağımsız davranması gereken Anayasa Mahkemesi, HDP davasında sözlü savunma için 11 Nisan’a gün verdi, 15 Mayıs’a verse elini tutan varmış gibi.
İnsanlar bu kış neredeyse yokluğuna alışmıştı karın, yağmurun. Deprem günlerinde azraile yardım edercesine yağdılar. Anlaşılan, Artemisiaların, laviniaların, pelin otu çiçeklerinin çimlenip açması için yağmışlar.
Önümüz bahar.
Güneş kırgın, gün uykusuz olsa da gece yine uyanacak… çiçek yapraklarındaki damlayı çiğ sanacak insanlar. Oysa bu kez çiçeklerin gözyaşıdır o damlalar…
Karacaoğlan, şu dizeleri yüzlerce yıl önce bugünleri görmüş gibi damıtmış yüreğinden:
“Rüzgâr eser dallarınız atışır/Kuşlarınız birbiriyle ötüşür/Ören yerler bu bayramdan pek üşür/
Sünbül niçin yaslı bakışır dağlar”.
Yine de, Toroslar bayramlığın giyende deli coş açar çiçekler… Çocuklar çok iyi bilir bunu.
Depremden yaralı kurtulan çocukların kesilen kollarının, bacaklarının dişleri, tırnakları gibi, çiçeklerin purçarması gibi tekrar çıkacağını sanması bu yüzdendir…
Kubbe çatlatan istediği denli nefret kussun. Ona da öğretir hayat, “Gün olur, keser döner sap döner, bir gün hesap döner,” sözünü. Hayat çok iyi öğretmendir!
Bu ara, “6’lı masa”ya nazire peş peşe seçim masaları kurulmaya başlandı. Hangisinden yerseniz, siyasi görüşler aşuresi… Böylece, yeni siyasi sistemin adı “masa demokrasisi” olur herhalde.
Adana’daki muhalif belediye başkanları kubbe çatlatanı taklit edercesine bundan böyle az katlı bina yapacaklarını söylediler. Akıllarına gelmedi Japon uzmanlara danışarak çok katlı bina yapmayı söylemek. Gitti gider tarım arazileri…
Kuşkusuz, Toroslar yine besteler senfonisini. Ne ki, acı ezgisiyle karılmış kontrpuantal uyumlu ağıtlar duyulur bu kez… Yanı sıra, polen kokulu bahar serinliğinde “ester kokusu” (çürümüş ceset kokusu) taşır Maraş yeli…
Toroslarla Amanosların buluştuğu bölgeye Anadolu Diyagonali (çatalı) denir. Endemik bitki cennetidir. Görünüşe göre, ölüm çiçekleri diye bilinen artemisialar, lavinialar, pelin otu çiçekleri daha çok açacak bu bahar…
Mavi kelebekler bayılır kokusuna ölüm çiçeklerinin. Üzerlerinde yüzlerce yıl uçar, yurt edinirler o bölgeyi. Görgü tanığı gibidirler can kırımlarının. Arkeologlar, bilim insanları onları izleyerek bulur eski mezarlıkları, toplu mezarları. Zaten o bölgenin eski bir sakinidir Teresa Mavisi Kelebekleri.
Belki de bir gün “Mavi Kelebekler Diyarı” adı verilir oralara; kimbilir…