Her şeyin arkasında aslında Sylvester Stallone var biliyorsunuz. Yani önce “Rocky” (70’lerin o görece bağımsız Hollywood ortamında bile tarihi sayılacak bir inat öyküsüdür o filmin çekilmesi, meraklısı araştırsın), ardından 5 devam filmiyle kallavi bir boks hanedanlığına dönüşen Rocky franchise’ı ve sonrasında onun içinden çıkan “Creed” serisi… Tüm bunlar Stallone olmadan anılacak bir tarih değil ve yine de ilk kez kendisini kamera önünde hiç görmediğimiz bir film karşımızda. Elbette bu çok şaşırtıcı bir durum değil, zira Stallone yeni filmde oynamayacağını yaklaşık 2 yıl önce söylemişti zaten, ama yapımcı olarak filme imzasını atan Stallone’nin neden “Ben filmi izlemeyeceğim” dediğini de merak ediyor insan.
STALLONE NEDEN ÖFKELİ?
Hemen söyleyelim, işin bu kısmı ilk “Rocky” filmlerinden beri serinin yapımcısı olan Irwin Winkler ile alakalı. Şu günlerde 90’lı yaşlarını süren Winkler, size garip gelecek belki, “Rocky” ile ilgili tüm hakların sahibi. Yani karakteri yaratan Stallone belki, ama sahibi Winkler. Konuyla alakalı olarak Stallone “Benim haberim olmadan, bana yakın kişiler tarafından yapılmış bir anlaşma yüzünden hiçbir şeye sahip değilim. İlk zamanlar bunu çok da önemsemedim, çünkü filmin çekiliyor oluşu beni çok heyecanlandırıyordu ve yarattığım karakterin 45 yıl sonra bile var olmaya devam edeceği aklıma bile gelmemişti” demişti bir keresinde. En son geçen yaz kendisinden habersiz bir Drago dizisi çekileceğini duyunca iyice küplere binmiş, Stallone ve Winkler ile “işe yaramaz” oğullarını “muhteşem bir karakterin daha kemiklerini sıyırmaya yeltenen açgözlüler” olarak nitelemişti. Ünlü yıldız nihayet “İşin içinde Winkler olduğu için “Creed III” filmini izlemeyi canım hiç istemiyor” diyerek noktayı koymuştu.
Uzatmayalım, tüm bu tartışmalardan bağımsız, önümüzde IMAX teknolojisiyle çekilmiş, gösterişli dövüş sahneleri ve iddialı hikayesiyle ilgi bekleyen bir film var ve üstelik bu kez yönetmen koltuğunda bizzat Adonis Creed’in kendisi yani Michael B. Jordan oturuyor. 2015’te izleyiciyle buluşan “Creed” birçoklarına göre Rocky serisinin evrildiği noktada olabilecek en iyi ihtimal gibi görünüyordu ve hem Michal B. Jordan’ın yıldız statüsünü sağlamlaştırmış hem de artık yerden kalkamaz dediğimiz boks serisine yepyeni bir hayat öpücüğü vermişti. Baş karakterinin Rocky’nin geçmişinden gelen bir başka karakterin oğlu olması (Apollo Creed’i herkes hatırlıyordur muhakkak) ve siyahi bir boksör olarak bu sporun ABD’deki güncelliğine (hatta tarihi gelişimine de ) daha uygun düşmesi ise ayrıca “Creed”i cazip kılan diğer unsurlardı. Ne var ki 8 yıl içinde çekilen üç filmin sonunda işler hızla kabak tadı vermeye başladı; en azından benim için.
HER SORUN YUMRUKLA MI ÇÖZÜLECEK?
Şu kadarını söyleyelim ki Michael B. Jordan bu ilk yönetmenlik denemesinde kendisinden beklenenden daha iyi bir iş çıkarıyor. Özellikle anime ilhamlı dövüş sahneleri gerçekten etkileyici. Jordan hemen her gün anime izlediğini ve bazı sahnelerin belli anime filmlerine direkt göndermeler içerdiğini defalarca anlattı (bir kez daha, meraklısı araştırsın diyelim) ve filmin özel kamera kullanımını bir şekilde anlamlandırmak için ipuçlarını verdi. Ama iş sadece bununla bitmiyor elbette ve senaryo her ne kadar karakterin geçmişinden devşirilmiş bir hikayeyle kişisel bir hesaplaşmayı önümüze sürse de bir hayli zorlama duruyor. Yani artık bu eril söylemden, yani her türlü sorunu yumruklarla çözmeye çalışan erkek karakterlerden ( ve buna karşı görünse de bir yerden sonra ona destek veren kadın karakterlerden) sıkılmadık mı? Ben kendi adıma bunu son derece sıkıcı ve dahası gerici buluyorum. Bir kez daha, tabii ki bu benim görüşüm.
Filmin yıldızı elbette Adonis Creed rolündeki Michael B. Jordan ama onun bu filmdeki rakibi ve finalde ringe çıkıp dövüştüğü boksör Damian Anderson rolündeki Jonathan Majors hiç şüphesiz filmin en çok prim yapan ismi. Majors fiziksel anlamda Jordan ile birlikte filmin yükünü paylaşırken duygusal tarafında neredeyse tek başına her şeyi sırtlanıyor ve kolay kolay akıllardan silinmeyecek bir performansa imza atıyor. Dalgın bakışlarıyla ve tekinsiz tavırlarıyla her sahnede izleyicinin bakışlarını kendi üzerine çeken Majors özellikle sondaki dövüş sahnesinde müthiş bir iş çıkarıyor. Onun daha geçen hafta gösterime giren “Ant Man” filminde de nasıl herkesi gölgede bıraktığını düşünürsek Hollywood’da yeni bir siyahi aktörün yıldızlığa terfi edişine tanık olduğumuzu daha iyi anlarız sanki.
Son söz: “Creed III: Efsane Devam Ediyor” bir seri klişenin üstüne inşa edilmiş (hemen her filmdeki ‘antrenman’ sahneleri burada da var ve Adonis’in bir uçağı kas gücüyle çekişine tanık oluyoruz örneğin) bir film ve tüm gayretlerine rağmen son tahlilde eğlenceli ama anlamsız derecede sıradan bir senaryoyla donandığı için sınıfta kalıyor. Tekrar etmek gibi olacak belki ama geçmişinizle hesaplaşırken hep aynı yöntemleri kullanıyorsanız, yani yumruk sallamak dışında bir bildiğiniz yoksa sizin de nakavt olmanız zaman meselesidir sadece. Ne demiş sakallı şair: Kılıçla yaşayan kılıçla ölür.
FİLMİN NOTU: 5/10