Kritik bir seçimin eşiğinde olduğumuz şu dönemde siyasi liderler de doğal olarak daha fazla kamunun gündemine geliyor. Hatırı sayılır bir seçmen kitlesi, siyasi parti tercihlerini liderlerin bu dönemde sergileyecekleri performansa göre belirleyecek. Liderler de elbette bunun farkındalar. Bu nedenle seçmenleri ikna etmek için türlü stratejiler geliştiriyorlar. Zira seçimin yaklaştığı dönemlerde sergilenen liderlik tarzının zafere giden yolda hayati önem taşıdığını biliyorlar.
Peki, liderin şu dönemde ne söylediğine bakarak “doğru” karar verilebilir mi? Soruyu söylemden bağımsız olarak tekrar soralım: Sadece lidere bakarak “doğru” karar verilebilir mi?
Liderlik, bir grubu ya da kitleyi etkileme ve yönlendirme gücünü içeren bir beceri seti ve kişilik yapısına bağlı ortaya çıkan davranışları ifade eder. Liderlerin ve sergiledikleri liderlik tarzının tarihteki rolü her zaman önemli olmuştur. Kimi liderler, aldıkları kararlar ve yaptıkları eylemlerle her ne kadar tarihin akışına yön vermiş olsalar da bu etki her zaman olumlu yönde olmamıştır. Bu bağlamda karşımıza iki önemli soru daha çıkıyor: “Nasıl bir lider?” ve “ne tür bir liderlik?”
Lider tipleri ve liderlik kavramlarıyla ilgili bilimsel yazın alanında çok farklı özelliklere sahip lider tiplerinden ve liderlik tarzlarından söz ediliyor. Örneğin, “otoriter lider”, “kibirli (hubristic) lider” gibi yıkıcı kişilik özelliklerine sahip liderler olabileceği gibi, “demokratik lider”, “dönüşümcü lider” gibi görece daha yapıcı kişilik özelliklerine sahip ve kitleyi ileriye taşıyan lider tipleri de olabiliyor. Bu durumda bir lider ne tür bir profile sahipse liderlik tarzı da doğal olarak ona göre ortaya çıkıyor. O halde buradan anlıyoruz ki; sadece lidere bakarak oy vermek için bile liderin sadece seçim arifesinde değil, tüm siyasi hayatı boyunca sergilediği liderlik tarzına ve bu tarzı doğuran kişilik özelliklerine bakmak gerekiyor. Aksi takdirde seçmenin vereceği karar son derece yüzeysel ve büyük olasılıkla “yanlış” olacaktır.
Yüksek bir sorumluluk duygusu ile siyasi tercih yapılmak isteniyorsa sadece lidere, onun kişilik özelliklerine ve liderlik tarzına bakmak iyi bir fikir sayılmaz; bunun hayal kırıklığı ve yanılgı doğurma ihtimali yüksektir. Hele bu karar sadece seçim dönemindeki performansa göre verildiğinde hayal kırıklığı ve yanılgı yaşama ihtimali daha da artar. Elbette, neyin hayal kırıklığı veya yanılgı olduğuna karar vermek için tercih yapan seçmenin hangi beklentiyle oy verdiği önemli bir husustur ama biz, oyunu klişe söylemle ifade edersek; makarna – kömür gibi “küçük çıkarlar” için gözden çıkarabilecek seçmenden söz etmiyoruz. Zira zaten böylesi bir seçmen, daha baştan yurttaşlık sorumluluğunu kötüye kullanmış sayılır. Biz, ülkenin sorunlarını çözmeye ve geleceğini daha aydınlık yapmaya gerçekten niyetli olan siyasi partiyi ve lideri “– mış gibi” yapan parti ve liderden ayırt etme çabasında olan seçmene yardımcı olabilecek bazı hususlara dikkat çekmeye çalışıyoruz.
Lidere ve sırf onun söylemine bakarak siyasi karar vermenin en önemli sakıncalarından biri de popülist retoriğin büyüsüne kapılma riskidir. Türkiye’de siyasi liderlik, en az 70 yıldır populist karakteriyle karşımıza çıkıyor. Bu karakter Özal’dan bu yana, neredeyse tüm siyasi aktörlerin davranışlarında giderek daha fazla belirgin hale geldi. Liderlik popülizm üzerine kurgulandığında ise, bu bakış açısının doğası gereği, kitlenin/halkın talep ve beklentileri, duymak istediği konular ana söylemi oluşturmaya başlıyor. Bu durumda içtenlik ve gerçekçilikten çok; boş vaatler, hayalperestlik, hamaset, manipülasyon gibi hususlar öne çıkıyor. Popülizmin rüzgarını arkasına alarak ilerleyen bir liderin, toplumu gerçekten topyekün bir şekilde ileriye taşıyabilecek bir dönüşüme sokma imkanı var mıdır? Bu soruya farklı cevaplar verilebilir olsa da popülist lider, daha çok sözcülüğünü yaptığı kitlenin özlemlerini köpürtüp bu kitlenin dışında kalanları ötekileştirmeye ve hatta düşmanlaştırmaya yönelebileceğinden, kapsamlı ve toplumsal barış üreten bir dönüşüme imza atma ihtimali oldukça düşüktür.
Yarın: Türkiye’de seçmen tercihlerini belirleyen parametreler…