Geçen hafta 8 Mart Dünya Kadınlar günüydü. Tüm emekçi kadınları sevgiyle anıyorum. Kutlu olsun.
Bazen gizli, bazen aleni bir savunma ile hayattaki yerini koruma altına almış tüm kadınların duvarları, o duvarların yüksek veya alçak olması üzerine yazmak yeterli gelmez. Bir kadın olarak önlemini alarak yaşadığımız konuları, olayları, zamanları ne kadar da benimsemişizdir aslında. Yaptığımız sanatın içinde binlerce yaratıcı kanıt da barındırırız. Niyetimiz onayı alınca daha huzurlu olmaktır nedense. Uymak, uyumlu olmak rahatımızı bir müddet daha bozmaz. İçimizden başka duygulara yaptığımız hizmetlerin kendimizi suçlayan hisleri geçse de, anlık sükûneti korur. Sükûnet demişken ne çok severiz değil mi bizi bizden ulaştıran çevremize dirlik veren bu düzeni? Çoğunluğun kabulüne sarılarak bir varoluştur bu. Dayatılmış. Bazen kaçak. Ama çoğu zaman sadık bir sevgili gibi.
Kısık sesle ped isteyen kadına, eczacı pedi kağıda sararak verir, poşetinde gözükmesin diye. Yanında mahalledekilerin tanımadığı biri ile yürüdüğünde, elinde hoparlör ile şehir dışında oturan kuzeninin geldiğini söyler, girmeden hemen eve. Alyans ile dolaşan bekarlar, evine kargo gelince içeriye doğru bağırır, Ahmet paket geldi diye. Koruyucuya mecbur bırakılmış kadınların birlikte hareket ettiği ya bir büyüğü ya da erkek bir akrabası vardır. Duyduklarını benimsemişlerdir doğumdan itibaren süregelen hayat içinde.
Ağabeyin bilir. Annesin sen. Öyle konuşma. Daha yaşın küçük. Abarttın biraz. Erkek misin sen. Geç oldu. Tek başına olmaz. Otur evde. Doğuracaksın karnını kapa. Süt iznini kullanma. Doğumdan sonra başla. Kadın mıdır, kız mıdır. Millet ne der. Davul gibi olmuşsun. Yakışanı giy. Hanım hanımcık ol.
….
Perdesini açmaya hep bir adım geride duran kadınların her evde, her ailede, çevrede binlerce hikayesi gizlidir. Kişi kendini ve az ötesindekileri bilir az biraz. Diyeceğim o ki, benim az ötedeki kadınlarım. Kadınlar günü sembollerim. Babaannem. Anneannem. Gücünü dönemin şartlarına göğüs gererek, ellerindeki değerlere sahip çıkarak, yetinerek hayata sarıldılar. Onlar iktidarlarını kadın olmaktan aldı. İnadına dik durdular. Devrin galibi oldular. Sabahın erken saatlerinde kalkıp soba yaktılar. Her odadan ayrı çıkan çocuklarına kahvaltı hazırladılar. Okuttular. İmkanı kısıtlı çağda bir başarı yarattılar. Bir meyve yeşerdi ağaçlarında sevindiler. Fasulye uzadı, akşama yediler. Bir palto ile yıllarını geçirip, bir topuklu ayakkabı ile bütün düğünlere gittiler. Çocuklarına da emekçi ruhlarındaki bütün azmi verdiler. Vasiyetleri de buydu. Biz de bu dönemin koşulları karşısında dik duracağız. Sıra bizde. Biz yılmayan bir neslin torunlarıyız. Onları, tüm kadınlar adına anıyorum. Emek dolu hayatlarının kokusu burnumda.
TESPİT-İ TEFERRUAT
Elini yıkamak durumunda olduğun bir ev/mekanda, sabunun üstünde gördüğün kıl seni çok rahatsız eder. Sabunu alıp da bilmediğin bir kılı temizleyemeyeceğine göre, elinin iki parmağını ıslatıp, kıl olmayan yerlere parmaklarını sürüp, olduğu kadar köpük oluşturmaya çalışırsın.
pinarsur.ps@gmail.com