Pide kuyruklarını ne zaman görsem, çocukluğum gelir aklıma. Çocuktuk. Ve pide kuyruğunda geçen zamanlarımız olmuştu. Mahalle fırınları vardı. O uzun tahtalar ile çekerlerdi pideleri. Yumurtalı pide yaptıranların siparişleri önceden alınırdı. Kuyruğu delen tek sebep bu olurdu. Koşturmanın, akşama hazırlanmanın telaşını görürdük herkesin yüzlerinde. Gülen yüzlerdi onlar. Çocuktuk. Fırıncı, yeni çıktığı için pideleri iki kat kağıda sarıp verirdi bize. Ellerimiz yanmasın diye.
Sıcacıktı pide. Manası kendi sıcaklığında gizliydi. Ve yıllar sonraya büyük bir özlemin öznesi gibi yerleşiyordu her birimize. Çocuktuk. O pide bize mis gibi kokardı. Ve yol boyu bizi doyururdu. Hiç bir çocuğun eve döndüğünde, tam ve koparılmamış pidesi olmadı.
….
Her sofranın bir kimliği vardı bizde. Adını soyadını, doğum yerini bildiğiniz bir hüviyet gibi. Tahmin etmezdiniz. Sürpriz olmazdı size. Koşa koşa giderdiniz yine de. Çocuktuk. Ve yaşadıklarımızı bir gün anacağımızı bilmiyorduk. Şimdi eskiye dair bize özlemek, kalanlarla onları yad etmek ve biraz da düşlemek kaldı. Teyzemin çiçekli tabakları vardı mesela. Porselen. Misafir gelince çıkardı. Diğer teyzemin fırında tavuğu, yanında mis gibi kokan pilavı. Bol tereyağlı. Babaannem bir dolma sarardı, parmaklarımızı yan yana koyup ölçerdik. Anneannem kuymak yapardı, tavanın dibini sıyırmak için yarışırdık. Yengemin sofrası ise hep intizamlı, şık ve renkliydi. Halamın çatal bıçak takımı ayrı bir çekmeceli yerdeydi. Paskalyasını herkes beceremezdi. Çocuktuk. Hepsine doyduk.
….
Bir masanın etrafında herkesin toplanıp, biraz daha alsana, tuzu uzatsana, bana su koysana dediği yıllardı. Çocuklar çok acıktıysa, onlara ‘hadi siz başlayın, bizi beklemeyin’ dendiği zamanlardı. Çocuktuk. Ve bazen evet biz biraz erken başlardık. Masada herkes oruçlu olmazdı. Ama bu düzene, beraberliğe herkes uyardı. O masa, sevdiklerimizle buluşmaktı. Onlarla konuşmaktı. Hal hatır sormak, uzun zamandır yapılamayanları yapmaktı.
Pideden açıldı konu da. Konu pide değil elbet. O aslında bir nevi özet. Komşular vardı. Akrabalar vardı. Tanıdıklar. Eş dost. Arkadaşlar vardı. Bir huzur. Bir payda. Ortada buluştukların vardı. Bir kuyruğun en başından, sonuna kadar, bildiğin yüzler vardı. Bazı duygular kaldı geride. Kim bilir unutuldu belki de. Şimdi görünce ve de düşününce, içimizi ısıtıyor, bir zamanlar elimizi yakan o sıcak pide.
TESPİT-İ TEFERRUAT
Yayaya kırmızı ışık yanar ve beklemeye başlarsın. Günün erken saatleridir ve etrafta araba da yoktur aslında. Seninle beraber bir kişi daha bekliyordur. Kurallara uyan bir birey olarak duruşunu bozmak, pasif bir kınanma içinde yer almak istemez, o 60 saniyeyi bunları düşünerek geçirirsin. Kim bilir belki yanındaki de aynı duygular içinde bekliyordur. Her iki kişi de karşısından beklediği ilk hareketle yeşil ışığa kadar olduğu yerde kalır. Kurallara uyan vatandaş olmanın gururu, 60 saniyenin 1 saat kadar hissedilmesi gibi duygularla ilk adımlar atılır.
pinarsur.ps@gmail.com