ELMAS YAYLA
31 Mart yerel seçimlerine çok kısa bir süre kaldı. İstanbul’da seçim yarışı, Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile eski Çevre Bakanı Murat Kurum arasında geçiyor. İmamoğlu, halkın arasında Kurum’a göre oldukça rahat görünüyor. Kurum’un arkasında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan var. Ki aslında İmamoğlu’nun gerçek rakibi de Erdoğan… Rakipler arasındaki polemikleri, adayların seçim vaatlerini başka bir yazıya bırakalım. İmamoğlu 5 yılda ne yaptı? Kurum Çevre Bakanı iken ne yaptı? 22 yıllık AKP iktidarı bu kente ne yaptı? Liste uzuyor da uzuyor… Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çılgın proje olarak duyurduğu Kanal İstanbul projesine bakalım. Murat Kurum, sık sık bu soruyla muhatap oluyor ve net bir açıklama yapmıyor. Son olarak SÖZCÜ TV muhabirinin sorusuna sinirlendi. Diyalog şöyleydi:
–Muhabir: Kanal İstanbul kararı devam edecek mi, proje tekrar aktifleşecek mi?
–Kurum: Nedim Bey sizin bugüne kadar sorduğunuz soruların tamamında ya Kanal İstanbul var ya da ‘Ekrem Bey şöyle dedi, siz ne diyorsunuz’ var. Temcit pilavı gibi. Kanal İstanbul da Kanal İstanbul, Kanal İstanbul da Kanal İstanbul. Ya arkadaşlar ‘İstanbul’un gündeminde yoksa bizim gündemimizde yok’ diyoruz.
Oysa, Nedim Bey, Kanal İstanbul’un etrafını yapılaşmaya açacak konut ve ticaret projelerine dair, 3.3 milyarlık bir sözleşme imzalandığı ortaya çıkınca bu soruyu sormuştu. İstanbulluların, şehrin kalan son ormanlarını da yok edecek projeye dair net bir açıklama beklemesi doğal değil mi?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beykoz halk buluşmasında şunları söyledi: “Gizli kapaklı ihaleler yapmaya devam etsinler ama bu millet açık açık bunlara demokrasi dersini, İstanbul’un muhafızı olduğunu, 31 Mart’ta demokrasi şamarı gibi vuracak yüzüne. İstanbul bunların eline düşerse Allah bu şehri korusun.”
MAHKEME NE DİYOR?
İBB, İmamoğlu seçildikten sonra Kanal İstanbul projesine karşı hukuk savaşı başlattı. Kanal çevresine kurulacak Yenişehir’in verimli tarım ve orman arazilerini imara açtığını belirterek projenin iptalini istedi. İstanbul 11. İdare Mahkemesi, 2023 Aralık ayında, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2021 yılında onaylanan planları 4 ayrı karar ile iptal etti. Hem ana planlar, hem 3 etap halinde yapılan imar değişikliklerine yargı ‘Dur’ demiş oldu. Mahkeme, bu planların şehircilik ilkelerine ve hukuka uygun olmadığına hükmetti. Yenişehir’e taşınacak 500 bin kişilik ek nüfusun etaplara göre dağılımına dair planlarda herhangi bir değerlendirmenin olmadığını vurguladı. Etapların payına düşen nüfus büyüklüğünün bilinemediğini kaydetti…
DEPREM GELİRKEN!
İstanbul Planlama Ajansı ve İstanbul Kent Konyesi’nin halkı bilgilendirmek amacıyla hazırladığı kanal.istanbul adlı web sitede, projenin şehirde yaratacağı yıkım detaylıca ele alınıyor. Deprem, çevre, denizcilik, doğal varlıklar, kentsel planlama ve trafik açısından oldukça korkunç bir tablo İstanbul’u tehdit ediyor, dileyenler buradan okuyabilir. Deprem açısından yapılan değerlendirme şöyle: “Kanal İstanbul’un, moment büyüklüğü 7’den büyük çok şiddetli bir depremin her an beklendiği bir dönemde, Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi içindeki uzantısına sadece 11 kilometre yakından başlamak üzere inşa edilmesi öngörülmektedir. Kanal İstanbul’un özellikle güney kesiminin, ülkenin deprem tehlikesi bakımından en aktif bölgelerinden birinde yer alması, kanalın ve kanalla ilişkili mühendislik yapılarının tasarımında deprem etkisinin birinci planda göz önüne alınmasını zorunlu kılmaktadır. Bu yapılar, ana kanal yapısı, geçiş köprüleri (karayolu ve demiryolu köprüleri), geçiş tünelleri (demiryolu, metro, altyapı tünelleri), altyapı geçiş yapıları (atıksu, içme suyu, enerji nakil, doğalgaz, telekomünikasyon hatları) ve kıyı-liman yapılarıdır…
Sonuç olarak, Kanal İstanbul’un ana kanal yapısının özellikle güneydeki üçte birini oluşturan kesiminin çok zayıf zemin koşullarında sıvılaşma nedeniyle depremde kabul edilebilir sınırların çok üstünde yüksek hasar riskine maruz olduğu ve mutlaka yeniden incelenmesi gerektiği yadsınamaz bir gerçek olarak ortadadır. Durum, Kanal İstanbul’un güzergâh seçimini etkileyecek derecede ciddidir. Kanalla bağlantılı diğer mühendislik yapılarının depremde olası çok yüksek hasar riskleri ve yüksek yapım maliyetleri ise ÇED Raporu’nda hiçbir şekilde değerlendirilmemiştir.”