BİROL ÇALLIOĞLU
Almanya’da ilk durağım Düsseldorf’a yaklaşık 100 km. mesafede olan Lüdenscheid oldu. Almanya’nın birçok şehri gibi burası da Türklerin yoğun olduğu bir şehir. 100 bin nüfusun yaklaşık 28 bini Türkmüş, diğer milletlerin vatandaşları ile birlikte nüfusun yarıdan fazlasını yabancılar oluşturuyor. Lüdenscheid, İstanbul’un ilçelerinden biri gibi bir yer ama çok daha sakin. Herkes işinde gücünde, bizdeki gibi sokaklarda boş boş gezen insanlar yok. Kasabada küçük bir AVM ve küçük bir meydan var. İş çıkışı ve hafta sonları burası şehir sakinlerinin buluşma noktası oluyor.
Lüdenscheid’da bir Alman mezarlığını görme fırsatım oldu. Mezarlar toprağa sıfır yapılmış, gömülen veya yakılan cenazeler hemen fark ediliyor. Yakılan cenazelere daha küçük yer ayrılmış. Cenaze sahipleri, mezarlığın girişindeki seçeneklerden birini seçerek mezarlığı yaptırıyorlarmış, mezarlığın bakımından da cenaze sahipleri sorumlu. Bakımı yapılmayan mezarların varislerine belediye ceza kesiyormuş.
Lüdenscheid’tan Dortmund ve Köln’e günü birlik ziyaretlerim oldu. Dortmund’un alışveriş caddesi olan Westenhellweng, İstiklal Caddesi’nin bir benzeri. Hafta sonu tüm Dortmund orada. Ünlü markaların mağazaları ile restoran ve cafeler bu bölgede yer alıyor. Almanya’da favori sokak yiyecekleri Türk döneri ve Alman sosisi. Sosisi ızgarada pişirip bizim sandviç ekmeklerine koyuyorlar, bana göre çok bir özelliği yok. Patates kızartmasını da kağıt kaplarda alıp yürürken elde yiyorlar.
KÖLN DEMEK DOM DEMEK
Köln deyince ilk akla gelen yer tabii ki Dom Kilisesi, Köln demek Dom demek. Kilisenin yapımına 1248 yılında başlanmış ve bitirilmesi tam 632 sene sürmüş. Çift kuleli ve 157 metre yüksekliğindeki katedral Almanya’nın ikinci, dünyanın da 3.büyük kilisesi. Katedralin hemen yanı başında da Köln Merkez Garı var. Hafta sonu tüm protesto eylemleri de katedralin çevresinde yapılıyor. Biz oradayken de Müslüman bir grubun protestosu vardı.
Köln’den Düsseldorf’a ben araçla gittim ancak trenle de 30-40 dakikada çok rahat gidebilirsiniz. Hatta trenle gitmek daha kolay, hafta sonu Düsseldorf’un trafiğinin İstanbul’dan bir farkı yok.
Düsseldorf’un ana meydanı Marktplatz. Meydanda oturup kahvenizi yudumlayıp çevreyi gözlemleyebilirsiniz. Şehrin Old Town bölgesi ise Altstadt. Barları ile ünlü merkez, Ren nehrinin hemen kıyısında. Alışveriş yapmak için ise Königsalle bölgesine gitmelisiniz. Bu bölgede çok sayıda restoran ve kafe de yer alıyor.
Kale Meydanı olarak adlandırabileceğimiz Burgplatz araç trafiğine kapalı. Meydanda kurulan büfelerden istediğiniz yiyecek ve içecekleri alıp ayaküstü sohbet edebilirsiniz. Burgplatz Schlossturm Kulesi’nde bulunan Schiffahrt Museum- Denizcilik Müzesi’ni gezmenizi tavsiye ederim. Müzede, Ren nehri üzerindeki ilk köprünün yapım aşamaları ile nehirde kullanılan teknelerin ilk modellerini görebilirsiniz. Müzede yer alan simülasyon ile perdedeki gemiyi kıyıya yanaştırmayı deneyebilir, kaptanlığınızı test edebilirsiniz. Müzeyi gezerken bir okulun öğrencileri ile karşılaştım. Matların üzerine oturmuş- yatmış, ilgiyle müze müdürünü dinleyip sorular soruyorlardı. Bu uygulamayı görünce, neden bizim ülkemizde de bu tür gezilerle eğitim sevdirilmiyor diye düşündüm.
Düsseldorf’ta Goethe Müzesi’ni de gezebilirsiniz. 1949 yılında kurulan müzede, Alman yazar Johann Wolfgang von Goethe’nin hayatını anlatan fotoğraflar, mektuplar ve eşyalar bulunuyor. Müze ücretsiz olarak gezilebiliyor.
PODOLSKİ DÖNERCİ AÇMIŞ
Düsseldorf, Almanya’nın kozmopolit şehirlerinden biri. Şehirde Türk nüfusu da o kadar fazla ki, şehir içi ulaşım biletlerini alabileceğiniz otomatik makinelerde diğer Avrupa dilleri ile birlikte Türkçe’ye de yer verilmiş. Her yerde Türk restoranlarına rastlayabilirsiniz. Döner sektörü de Türklerin elinde diyebiliriz. Galatasaray’ın eski futbolcusu Lukas Podolski bile kendi adı ile döner restoran zinciri kurmuş. Almanya’da market fiyatları oldukça uygun, hatta bazı ürünler Türkiye’den daha ucuz diyebiliriz. Tabii değerli paraları sayesinde BİZİ KISKANMAK şöyle dursun, çok rahat bir hayatları var.
Benim sürem kısıtlı olduğu için sadece Dortmund, Köln ve Düsseldorf’u görme imkanım oldu. Ama dediğim gibi daha uzun vaktiniz olursa, yakındaki Bonn, Wuppertal, Essen, Duisburg ve Bochum’u da görebilirsiniz. Bir dahaki gezimizde buluşmak üzere.