➤ Yazarlar

Nobel kenti Freiburg

Tarihi üniversitesi ve bu üniversiteden yetişen çok sayıda bilim insanıyla öne çıkan Freiburg, tam anlamıyla bir öğrenci kenti. Bunun ötesinde hem Fransa'ya ve İsviçre’ye bir saatlik konumu hem de tarihi ve Kara Ormanı’yla turistlerin vazgeçilmez rotası…

NEBAHAT KOÇ

Freiburg’a gitmek için -EuroAirport Basel-Mulhouse-Freiburg- uluslararası havalimanına uçtum. Havalimanı Fransa topraklarında ama Basel (İsviçre) ile Freiburg’a (Almanya) yakınlığı nedeniyle bu üç ülke tarafından ortak kullanılıyor. Küçük olduğu için zorluk çekmediğiniz bir havalimanı. Çalışanları Almanca ve Fransızca konuşuyor. İsviçre’ye ve Fransa’ya çıkış kapısı olan havalimanıyla bu iki ülkeyi sadece demir bir parmaklık ayırıyor. Ben Fransa kapısından çıkarak bir saatlik otobüs yolculuğuyla Freiburg’a ulaştım.

Şehir, kanalları ve dar küçücük su yollarıyla Venedik’i andırıyor…

Freiburg, Almanya’nın küçük ama uzun geçmişe sahip bir kenti. Tam 904 yaşında. Kara Orman’ın ortasındaki kent, ülkenin en güneşli ve en yeşil kentlerinden. Her zaman yaptığım gibi yürüyerek, sokaklarında kaybolarak keşfettim kenti. Freiburg ve komşusu kentler için beş-altı gün ayırın sindire sindire keşfedin bölgeyi. Arnavut kaldırımlarda, en fazla bir ya da iki kişinin geçebildiği dar sokaklardan yürümek, büyük tarihi yapılarda zamanın izini sürmek oldukça sürprizliydi.

Kentin simgesi, hemen hemen tüm sokaklarından geçen dar kanallar. 12. yüzyılda şehir kurulduğu sırada, insanlara içme ve yangın söndürme suyu sağlamış bu küçük su yolları. Kanallara yerleştirilen oyuncaklar ve ilgi çekici objeler kente ayrı bir hoşluk katıyor.  Martinstor ve Schwabentor arasındaki bu sokaklarda zanaatkarlar, değirmenciler, tabakçılar, balıkçılar yaşamış. Çiçeklerle süslenmiş pencereleriyle renkli eski evlerin ortasından akan su tablo gibi bir görsellik sunuyor.  Kanalların birinde, 2002’de yerleştirilen bir metre uzunluğunda, taş ustası Ole Meinecke’nin yaptığı bir timsah kafası bile var!

Minik kanallar…

Bir söylenti de gelişmiş yıllar içinde; yanlışlıkla kanala düşer ya da basarsanız Freiburglu biriyle evlenirmişsiniz! Dreisam Nehri’nin coşkun akan suyu da kentin mahalle aralarını süslüyor. O nedenle de kimi bölgelere küçük Venedik deniyor.  Eski şehir (Altstadt) bölümü tarihi yapıların ve müzelerin bulunduğu bölge. Araç girişi buraya yasak, ulaşım tramvaylarla sağlanıyor.  Altstadt, ana istasyona da (Hauptbahnhof) yürüme mesafesinde.

Tarihi yapılarına ve müzelerine geçmeden önce birkaç not vereyim: Üniversite kenti olduğu için genç nüfus çoğunlukta. Almanya ortalamasının çok üzerinde bisiklet kullanımına sahip ve 400’den fazla bisiklet ağıyla bir bisiklet şehri. Freiburg’un sunduğu başka bir keyifli deneyim de bir saat sonra Fransa’ya ya da İsviçre’ye gidebilme ihtimaliniz. Ben bir gün Strazburg’a başka bir gün de 75 dakikalık otobüs yolculuğuyla İsviçre’nin Basel kentine gittim. Strazburg’da Notre Dame Katedrali’ni gezdim, Basel’de Ren Nehri’nin kenarında sandviç yiyip, Mittlere Brücke köprüsünden geçtim. Dünyaca ünlü sanat müzesini (Kunstmuseum) gezip, Freiburg’a döndüm.

23 NOBEL ÖDÜLÜ

1457 yılında kurulan Freiburg Devlet Araştırma Üniversitesi (Albert Ludwigs Üniversitesi) Almanya’nın en eski ve en ünlü üniversitelerinden, dünya çapında adından söz ettiriyor. 24 bini aşkın öğrencisinin yüzde 18’ini başka ülkelerden gelen öğrenciler oluşturuyor. Tarihi üniversite 23 Nobel ödüllü bilim insanı yetiştirmiş. Amerika kelimesinin ilk kez geçtiği Dünya atlasını yapan Martin Waldseemüller de burada okumuş. Üniversitenin başka bir özelliği de kadın öğrencileri kabul eden ilk Alman üniversitesi olması.

Hümanizmin babası olarak adlandırılan Hollandalı filozof Desiderius Erasmus da bir süre bu kentte yaşamış. Hayatı boyunca Avrupa’nın değişik ülkelerinde hem öğrenci hem de akademisyen olan felsefeci, Balina Evi anlamına gelen Haus zum Walfisch’te kalmış. O bina bugün banka olarak kullanılıyor.

İNŞAAT YÜZYILLAR SÜRDÜ

Münsterplatz’daki katedralin inşaatı 300 yıldan fazla sürmüş. İnşaatçıların bitmiş halini göremediği katedral, savaş bombalarından mucizevi olarak kurtulmuş… Ünlü sanat tarihçisi Jacob Burckhard 1896 yılında katedralin 116 metre yüksekliğindeki batı kulesini dünyanın en güzel kulesi olarak adlandırmış.  Ajur şekilde inşa edilen ilk yapı olan eser, sayısız Avrupa kilisesine model olmuş. Üç tonluk çanı, Almanya’daki en eski Angelus çanlarından biri.

Katedralin tam karşısında kırmızı renkli,  tarihi alışveriş binası var. Orta Çağ’da at arabalarıyla gelen tüccarların mallarının incelendiği ve gümrük vergisi miktarının belirlendiği yer…  1520 ila 1532 yılları arasında katedral ustası Lienhart Müller tarafından inşa edilmiş.

Münsterplatz’ın tarihi bir başka yapısı da katedralin yanındaki 1733 yılında yapılan Alte Wache. Zamanında Avusturya Muhafız Teşkilatı’nın konuşlandığı bina İkinci Dünya Savaşı’nın bombalarından zarar görmemiş 18. yüzyıldan kalma eserlerden biri. Beyaz renkli bina bugün Baden Şarapları Evi.

Mavi renkli köprü kentin batısından şehir merkezine yayalar ve bisikletliler için önemli bir bağlantı sunan Wiwili Köprüsü. Demir kafes köprü 19. yüzyılın sonunda inşa edilmiş. Almanya’da türünün hayatta kalan son örneği olan köprüyü günde yaklaşık 8 bin kişi kullanıyor. Küprinin hemen arkasında Herz Jesu Kilisesi (Kutsal Kalp Kilisesi) bulunuyor. Kentin göze çarpan iki Orta Çağ şehir kapısı Martinstor ve Schwabentor… İkisi de 13. yüzyıldan kalma. Martinstor’da cadı avı kurbanlarının anısına anıt plaketi bulunuyor.

Orada bulunduğum günlerde Fasching Karnavalı’na denk geldim. Almanya’nın Katolik kesimlerinde kutlanan eski bir geleneğin kutlandığı karnavalda, 7’den 77’ye her yaştan insan rengarenk kostümler, geleneksel kıyafetler giyerek, maskelerle kentin ana meydanlarında doyasıya eğlendi…

TİYATROSU, MÜZELERİ…

Kentte tiyatronun geçmişi 1498 tarihine kadar uzanıyor. Mimarisiyle göz kamaştıran bugünkü Freiburg Tiyatrosu Berlinli mimar Heinrich Seeling tarafından, neo barok tarzda inşa edilmiş. Kent müzeleri de gezilecekler listenizde olsun. Augustinian Müzesi, Arkeoloji Müzesi, Şehir Müzesi ile Doğa ve İnsan Müzesi öne çıkanlarından. Arkeoloji Müzesi’nde taş devrinden, Orta Çağ’a kadar farklı dönemlere ait objeler yer alıyor.  Doldurulmuş tilki ya da karga görmek isterseniz, özellikle çocukların ilgi gösterdiği Doğa Müzesi’ne uğramanız gerekiyor.  Kentin bir diğer canlı noktası da Bertoldsbrunnen’in olduğu meydan. Alışveriş caddesi Kaiser Joseph Strasse ile Salzstrasse’nin kesiştiği noktadaki konumuyla önemli bir buluşma noktası. Zahringen düklerine ithaf edilen ve adını şehrin kurucusu Dük Bertold’dan alan anıt, Sanatçı Nikolaus Röslmeir imzasını taşıyor. Tüm Almanya’da olduğu gibi burada da belediye binaları mimarisi ve üzerindeki süsleriyle göze çarpıyor. Beyaz renkli yeni ve kırmızı renkli eski belediye binası yan yana.  Ancak ‘yeni belediye binası’ eski belediye binasından daha eski! Heykeltraş Karl Freidrich Moest imzasını taşıyan Zafer Anıtı da tramvayların kesiştiği Europlatz’ta. Fransızlara karşı 1871 yılında savaşın kazanılmasıyla bölge halkının bağışlarıyla yapılan anıt 1876 yılında açılmış. Anıtın 1940 yılında Hitler’in doğum günü hediyesi olması önerilmiş. Ancak şehir halkı bu öneriyi reddetmiş.

KARA ORMAN’IN ZİRVESİ

Turistler Kara Orman içinden yürüyerek zirveye çıkıyor. Yürüdükçe ağaçlar ve kuş sesleri arasından kente yukarıdan bakıyorsunuz, şehir ayaklarınızın altında… İsterseniz yürüyerek isterseniz tramvayla Schlossberg Kulesi’nin olduğu zirveye çıkarak manzarayı seyredebilirsiniz.

 

➤ Yazarın Son Yazıları

➤ Son Yazılar

Welcome Back!

Login to your account below

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Add New Playlist

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?