Can Atalay’ın meslektaşları ve arkadaşları dün İstanbul Adliyesi önünde ‘Adalet Nöbeti’ tuttu. Avukat Hareketi’nden avukat Abdurrahman Bayramoğlu, “Can arkadaşımız içeride. Onu Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına rağmen çıkarmadılar. Çıkarmazlar çünkü Gezi, bu iktidar için en önemli travmadır. Maalesef Türkiye artık yasa olmadan yönetiliyor. Birisi canı istediği şeyi söylüyor, onlar yasa oluyor ve biz de onlara kuzu kuzu uyuyoruz” dedi.
Avukat Hakları Grubu’ndan avukat Turgay Bilge de Can Atalay’ın Ermenek’te, Soma’da, Validebağ Korusu’nda, Çorlu Tren faciasında mağdurların avukatlığını yaptığını hatırlattı. ve şöyle konuştu: “Can Atalay, dik duruşuyla bize umut veriyor. Onun sözleriyle seslenmek istiyorum; acı yaratmak, yıkmak, yok etmek onların işi. Acıyı paylaşarak gidermek, yeniden yaşamı kurmak bizim işimizdir.”
Çağdaş Hukukçular Derneği’nden avukat Ezgi Önalan ise Can Atalay için özgürlük talep ederek, şunları söyledi: “Bugün Anayasa’yı tanımayanlar, AYM kararlarını uygulamayanlar Anayasa yapmaya niyetleniyorlar. Biz yeni gelecek Anayasa’dan da bir şey beklemiyoruz. Aksine daha fazla baskı ve zorbalık bekliyoruz.”
YARI KRİZİ YARATILDI
AYM, 25 Ekim’de Can Atalay’ın “seçilme hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının” ihlal edildiğini belirterek, tahliye kararı verilmesi için dosyayı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. Mahkeme, dosyayı 30 Ekim’de Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne iletti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma ve kovuşturmaya Atalay’ın milletvekili seçilmesinden çok önce başlandığını belirterek, seçimden önce işlenen suça ilişkin, Anayasa’nın 83/2 maddesinde öngörülen yasama dokunulmazlığının uygulanamayacağını ifade etti. 3. Daire de bu görüş doğrultusunda AYM’nin ihlal kararına uyulmamasına hükmetti, ihlal kararı veren üyeler hakkında suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine AYM’ye ikinci kez başvuru yapıldı. AYM Genel Kurulu 22 Aralık 2023’te ikinci kez hak ihlali tespit etti. AYM’den yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “İlk derece mahkemesinin yetkisi dâhilindeki bir dosyayı Yargıtay’a göndermesiyle başlayan, Yargıtay’ın da Anayasa hükümlerini göz ardı ederek verdiği bir kararla şekillenen süreç Anayasa’nın sözüne açıkça aykırılık oluşturmuştur. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, ‘Anayasa Mahkemesi kararına uyulmamasına’ şeklinde Türk hukukunda bulunmayan bir karar vermiştir. Yeniden yargılama dosyası, görevi ve yetkisi olmayan bir mahkemece görülerek Anayasa’nın 142. maddesinin amir hükmüne ve Anayasa’nın 37. maddesinde yer alan tabii hâkim ilkesine açıkça aykırı hareket edilmiştir. İhlal kararının gönderildiği ilk derece mahkemesi ise Anayasa Mahkemesi’nin kararı uyarınca önüne gelen dosyada yeniden yargılamayla ilgili görevini yerine getirmemiştir. Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmasının reddedilmesi Anayasa’nın 153. maddesinin sözüyle açıkça çelişen, anayasa koyucunun iradesine aykırı bir yorum ve uygulama olmuştur.”