HİLAL KÖSE
Ödemiş’te bir ortaokulda, Görsel Sanatlar öğretmeni olan Umut A., mobbinge maruz bırakıldığını belirterek, okul müdürünü şikayet etti. Müdürün davranış ve iletişim tarzıyla okul kültürüne zarar verdiğini, çalışma ortamındaki huzuru tahrip ettiğini de belirten Umut A., uzun bir dilekçeyle yaşadıklarını anlattı. İlçe Milli Eğitim’deki soruşturmanın akıbeti bilinmiyor. Umut A.’nın okul günleri ise git gide ağırlaşıyor. Tuvalet kapısı giydirme tartışması ile başlayan kriz, en son 8 Mart Dünya Emekçiler Günü’nde zirve yapmış.
BAYAN YERİNE KADIN
Kapı tartışması Aralık 2022’de, okuldaki tüm kapılara yapışkanlı giydirmeler yapılırken başlamış. Öğretmen tuvaletlerine “erkek öğretmen WC” ve “bayan öğretmen WC” yazılı giydirmeler yapıştırılmış. Umut Öğretmen, bayan yerine kadın yazılması gerektiğini söyleyince, Müdür Bey, “Sizin bu tavırlarınızdan çok sıkıldım hocam” karşılığını vermiş. Diyalog şöyle devam etmiş:
– Burası bir okul. Doğrusu neyse o yazmalı.
– O kadar önemli değil hocam
– ‘Düzeltiriz’ diyorlar…
– Öyle kalsın hocam.
Umut Öğretmen de dayanamayıp, bir perşembe okul çıkışı “bayan”ı çizip kalemle “kadın” yazmış. Ne olduysa da bu müdahaleden sonra olmuş. Müdür Bey, giydirmeyi, bir erkek öğretmene söktürmüş ardından da Umut Öğretmen’i odasına çağırarak, ‘Tuvalet kapısı idarenin sorumluluğunda’ diyerek azarlamış. Kapı bir yıl öyle kalmış. Kadın öğretmenler, yeni gelen müdür yardımcısından kapının giydirilmesini istemiş. Müdür yardımcısı, “Arkadaşlar Müdür Bey’in tuvalet kapısıyla ilgili bir hassasiyeti varmış. O yüzden yapılmayacakmış” yanıtı vermiş.
8 MART SÜSLEMESİ
Umut Öğretmen, “2024 yılı ikinci döneminde, giydirmenin sökülmesinden tam 14 ay sonra kapının yenilenmesi kararı aldırabildik” diyor. Görsel sanatlar kursu öğrencileriyle birlikte, 8 Mart’a özel bir hazırlık yapıyorlar. Kapı büyüklüğündeki bir kağıdı boyayıp, görsellerle süslüyorlar ve 7 Mart akşamı kapıya yapıştırıyorlar. Umut Hoca,“Boyadığımız bu kağıt sökülür, giydirme yapıştırılır diye düşünüyordum. Bir de ertesi gün kadın öğretmenlere nasıl güzel bir sürpriz hazırladığımızı” diyor. Ertesi gün Müdür Bey, izin alınmadan asıldığı için ve ortaokula uygun olmayan resimler olduğu gerekçesiyle süslemeyi kaldırtmak istiyor. Görseller revize ediliyor, bu kez de “Kadın işareti haç olarak anlaşılır” diyor. Umut Öğretmen, “Bilimsel sembolleri kullanmakta sorun olduğunu düşünmüyorum” mesajı atıyor. 8 Mart programını da hazırlayan Umut Öğretmen, o günü şöyle anlatıyor: “Odasından pek çıkmadı. Bütün gün facia olmuş gibi bir hava çöktü okula. Herkes her an diken üstü. İkinci teneffüste müzik yasağı geldi. Yani, okul müdürü kadınlar gününü cehenneme çevirdi.” 11 Mart günü de kapı süslemeleri sökülüyor. Henüz bir giydirme de yapılmamış.
BUNUN ADI MİZOJİNİ
Umut Öğretmen, tuvalet tartışmasıyla ilgili şunları söylüyor: “Okuldaki tüm öğretmenler için o kapı adeta çürümüş bir diş gibi hem can yakıyor, hem de çürümeye devam ediyor. O kapıdan duyulan huzursuzluk sessiz ve görünmez bir matkap. Her görüşte hepimizin ruhunu biraz biraz oyuyor. Yan yana tuvalete girdiğimiz erkek öğretmenler hiç bir sorun yok gibi davranıyorlar. İlçe milli eğitim müdürlüğü durumu biliyor, sendikalar durumu biliyor, herkes cık cık diyor, olmaz böyle şey diyor, ayıplıyor ama kimsenin elinden bir şey gelmiyor. Erkek kırılganlığı bu ülkenin en genel geçer kabulü. Kimseler bir kadın tarafından incitilmiş(!) bir erkeğe kıyamıyor. Çünkü meselenin adını koyamıyorlar. O zaman adını şimdi, burada koyalım: bu mizojini yani kadın düşmanlığı. Üstelik kadına hükmedememe kaygısı ile hatta kadın tarafından ciddiye alınmama, hafife alınma kaygısıyla soslanmış. Varsın okuldaki leş gibi duran tek kapı kadınlar tuvaletinin kapısı olsun. Bunun kadın öğretmenlere şiddet uygulamak olduğunu bilmezden geliyorlar. Bu muamelenin hiç konuşulmasa da öğrencilerimizin zihnine nasıl sinsi sinsi kök salabileceğini herhalde düşünemiyorlar. Okul kültürüne, okul ortamına nasıl zarar verildiğini idrak edemiyorlar. Genç bir erkek müdürün yaralanan egosuna her şey kurban edilebilir. Kadına uygulanan şiddet. Olanın adı bu işte. Aylarca da sürüp gidiyor; her zaman olduğu gibi görünmezleşerek. Üçte ikisi kadın olan bir okulda -sadece bir kadın bile olsa fark eder miydi ki?-“