HİLAL KÖSE
Feray Şahin, Mersin’deki Toros Üniversitesi’nde iç mimarlık okuyordu. Son sınıftaydı, mezuniyet elbisesi bile hazırdı. Mezitli Belediyesi’nde staj yapıyordu. Özellikle çocukları çok seviyordu. Köy çocukları için yardım topluyordu. Kadınlara yapılanlara öfkeliydi. Bir tweetinde “144 kadın gitti, daha kaç tanenizin bedenlerimizde gözü var. 145. kadın olmak istemiyoruz. Bu vahşi katliamdan vazgeçin” demişti… Nereden bilebilirdi ki… Bu mesajı paylaştıktan iki yıl sonra özel harekat polisi Fatih Burak Aykul’un silahından çıkan kurşunla 19 Eylül 2017’de yaşamını yitirdi. 23 yaşındaydı. Aykul ise 26 yaşında, bir yıllık polis memuruydu. İstanbul’da görev yapıyordu. Sanık, Feray’la polis olmadan önce Mersin’de kafede çalışırken tanıştığını, ilişkilerinin son iki ayda evlilik boyutunda ilerlediğini iddia etti. Ne ailesi, ne de Feray’ın yakın arkadaşları bu ilişkiyi bilmiyordu. HTS kayıtlarından son bir ayda yalnızca 5 kez görüştükleri anlaşıldı. Sanığın, söylediği yerlerde Feray’la görüşmediği ortaya çıktı. Sorulunca da “Hatırlamıyorum” dedi. Feray, ailesine göre, evlilik değil kariyer planı yapıyordu, iş kurmak istiyordu.
Aykul, o gün öğleden sonra Feray’ın evine gitti. İddiasına göre Feray doldur boşalt yapmak istemişti. Silahı boşken ona vermiş, daha sonra şarjörü takıp sehpanın üzerine koymuştu. Feray, 21.30 sıralarında vuruldu. Aykul, o anı şöyle anlattı: “Tabancayı yine eline aldı. Sağa sola, doğrulttu. Bir anda tabancayı doldurdu, bana doğrulttu. Ayağa kalktım, yaklaştım, bir elimle namluyu tutup kıvırarak, diğer elimle ise kabzadan tutarak ters yöne çevirip silahı almak istedim. Ben hareketi yaptığımda silah Feray’ın vücuduna yöneldi, bu esnada tabanca ateş aldı. Muhtemelen tabanca benim elimdeyken parmaklarım tetiğe gitti ve patladı.” Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava, 5 Aralık 2017’de başladı. Sanık, duruşmada ifade değiştirdi, “Tetik hakimiyeti ne bende ne Feray’daydı” dedi.
Adana Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü, “Feray’ın tişörtünde atış artığına rastlanmadığı için atış mesafesi hakkında herhangi bir kanaate varılamamıştır” dedi. İstanbul Adli Tıp uzmanları ise Feray’ın uzaktan atışla öldürüldüğünü bildirdi. Sanık, olaydan sonra Feray’ın telefonundan 112’yi aradı. Telefondaki ses, “Temiz bir bez bulabilir misin?” diye sorunca sanık, “Elimle bastırıyorum sadece” dedi. “Tamam bastır ya da tişörtünü çıkar bastır tişörtünle” denilince, kendi tişörtü yerine, Feray’ın tişörtünü çıkarıp yaraya bastırdı. Böylece, tişörtteki atış artıkları yok oldu. Sanığın beden muayenesi de alkol muayenesi de yapılmadı. Feray’ın tırnağında sanığa ait DNA örneği bulundu. Aykul’un babası da emekli polis memuru. İlk anda polis çevresini arayıp taktik aldığı dosyaya bakınca görülüyor.
İddianameyi hazırlayan savcı da şüphelinin atış artıklarını yok ettiğine dikkat çekmiş, “Özel harekat polisi, silah kullanmada deneyimli olan biri olarak Aykul’un savunmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu” vurgulamıştı. Dava, müebbet hapis istemiyle açılmıştı. Mahkeme ‘iyi hal’ indirimiyle sanığa 5 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Adana Bölge İdare Mahkemesi 4. Ceza Dairesi, Aykul’u 4 Ocak 2019’da tahliye etti. Sanık bir süre sonra meslekten ihraç edildi ama 3 yıl 3 aydır serbest. Dosya uzun zamandır Yargıtay’da. Aile, umutla oradan gelecek haberi bekliyor. Tek istedikleri sanığın polis geçmişi yüzünden korunmaması, es geçilen delillerin incelenmesi.
Anne Aysel Şahin, Yargıtay’a seslenirken gözyaşlarını tutamıyor: “4 yıl 7 ay oldu, kızımızı toprağın altına, acımızı bir kenara bıraktık. Gücümüz yettiği kadar… Kızımızın sesi olacağız. O da mücadele ederdi. İnsanı, doğayı seven, hayat dolu bir kızdı. Benim arkadaşım, sırdaşım, dostum her şeyimdi… Yeter artık! Caydırıcı cezalar verilsin ki bu kadın katliamı son bulsun. Yeter artık! Katiller korunmasın. Tek umudumuz Yargıtay, inşallah sesimizi duyar. Kendilerini bizim yerimize koysunlar, dosyayı gerçekten incelesinler. Sadece Feray ölmedi. Ben öldüm, babası, abisi, erkek kardeşi de öldü. Evimizin neşesiydi o, yaşam sevincimiz bitti… Katil, kızımın yaşı kadar ceza almadı…” Şahin ailesi Gaziantep’te yaşıyor, kızlarının anısını yaşatmak için Mersin’e gidip geliyorlar. Mezitli Belediyesi’nin 2018’de Yeni Mahalle’de açtığı “Feray Şahin Parkı”na uğruyorlar en çok…
Feray’dan sonra 1674 kadın cinayeti daha kayda geçti. Feminist Gece Yürüyüşü dahil pek çok protesto polis şiddeti ile engellendi. Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği kapatma davasıyla susturulmak isteniyor… Durum böyleyken, geçen martta, şiddeti önleme iddiasıyla yeni bir tasarı Meclis’e getirildi. Kadın örgütleri tepkili. İktidara, “Yasalara dokunma, uygula” çağrısı yapılıyor:
“Göz boyamaya yönelik yasal değişikliklerin kadınlara bir faydası yok. Sorun cezaların yetersizliği değil, indirimlerle cezaların caydırıcılığının ortadan kaldırılması. İktidar önce eşitlik ilkesini aşındırmaktan vazgeçmeli. Bir şey yapmak istiyorsa işe İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayarak başlayabilir.” (**)
(*) 2020 yılındaki kampanya sloganı
(**) EŞİK Platformu’nun açıklaması
(Bu yazı Le Monde diplomatique Türkçe’nin 1. sayısında yayımlanmıştır)