Klinik psikolog, psikoterapist Tuğçe Isıyel, Kimler Geldi Kimler Geçti dizisini izledi ve Instagram hesanından yorumladı. Aile, ilişkiler, aşk gibi meseleler üzerinde akıl yürüten Isıyel, Ploente Psikoloji’nin kurucusu, “Ya Hiç Karşılaşmasaydık” ve “Parçalı Bulutlu” adlı iki kitabın yazarı. Isıyel’in diziye dair değerlendirmesi, ilişkilere dair önemli uyarılar da içeriyor: “Karakterlerdeki tutarsızlıkları es geçersek söylemek istediğim birkaç şey var. Üzgünüm ama exten next olmaz arkadaşlar. Niye? Çünkü ilişki dinamiği öyle kendiliğinden değişmez. Bir ilişkinin dinamiği ancak ve ancak o kişiler kendileri üzerinde derinlikli bir çalışma yaparlarsa, ilişkide kendi sorumluluklarını alırlarsa, tutulması gereken yasları tutarlarsa, geçmişi iyi okuyabilirlerse değişebilir. Bunun yolu da bence bireysel ya da çift olarak psikoterapi desteğinden geçer. İşte o zaman exten next olabilir ya da kişiler yeni bir ilişki deneyimine açık hale gelebilir. Bireysel patolojilerimiz en çok yakın ilişkilerde ortaya çıkar. Dışarıdan çok iyi, çok düzgün, çok mükemmel görünen kişilerin, ilişki içinde nasıl bir manyağa dönüşeceğini bilemezsiniz. Bu sebeple de hiçbir ilişki 3. yüzünden bitmez, biterse kendi yüzünden biter. Bunu unutmayalım. Son olarak; pandemi gibi, depresyon gibi kriz zamanlarında verilen hiçbir karardan hayır gelmiyor. Burası tecrübeyle sabit. Sakince krizin geçmesini bekleyelim. Yapacak bir şey yok.”
Güzel kadınlar, yakışıklı erkekler
Gazeteduvar’dan Aylin Dağsalgüler de diziye dair şunları yazdı: ‘Kimler Geldi Kimler Geçti dizisi bir oturuşta bitirilebilecek bir akışta ilerliyor, 8 bölümü arka arkaya izledim. Senarist Ece Yörenç’in kaleminden rahat bir hikaye çıkmış. Güzel kadınlar, yakışıklı erkekler ve şık mekanlar izliyoruz. Romantik komediden beklentileri karşılıyor. Ama yine de güçlü senarist ve başarılı oyuncular izleyicide daha sofistike bir hikaye beklentisi yaratıyor. Bu noktada sosyal medyadaki izleyici eleştirilerine de kulak vermek gerekir. Bu hikaye aslında risk almadan ilerleyen, izleyicisinin eleştirse de sonuna kadar izleyeceği bir dizi. Aynı Zeytin Ağacı gibi. Bir de işin içine oyunlaştırma girince dizinin dönüştüğü ürün daha çok mecradan yayılıyor. Ama düşünmeden edemiyorum; Ece Yörenç daha orta sınıf insanların hikayelerini, ilişkilerini, çatışmalarını anlatsaydı ya da izleyiciye ters köşeden bir toplumsal çatışma sunsaydı nasıl olurdu?”