SERKAN OZAN
Premier Lig’de 2014-2015 sezonunun bitimine dört hafta vardı. Lider Chelsea, deplasmanda şampiyonluk yolundaki rakiplerinden Arsenal ile karşılaşıyordu. Golsüz biten maç sırasında Arsenal tribünleri, maç sonrasında da teknik direktör Arsene Wenger, Chelsea’nin futboluna tepki gösteriyor; Mavi – Beyazlıları “sıkıcı” oynamakla eleştiriyordu. Bu yorumlar Chelsea Teknik Direktörü Jose Mourinho’ya soruldu. Yanıt netti: “Asıl sıkıcı olan 10 yıldır şampiyon olamamak…”
O maçtan sedece bir hafta sonra Premier Lig’deki üçüncü şampiyonluğunu kutlayan Jose Mourinho, daha sonra ne Chelsea ile ne de çalıştırdığı diğer takımlarla lig şampiyonluğu yaşayabildi…
Mourinho’nun son lig şampiyonluğundan bir sene önce, Türkiye’de Fenerbahçe’nin şampiyonluk kutlamaları vardı. FETÖ’nün 3 Temmuz kumpasından ağır yaralı ama dimdik ayakta çıkan Sarı – Lacivertliler, bitime dört hafta kala Beşiktaş ile deplasmanda 1-1 berabere kalıyor ve 19. kez mutlu sona ulaşıyordu. Yaralar sarılıyor, umutlar yenileniyor, büyük hedefler koyuluyordu ama olmadı. Fenerbahçe 2013-2014 sezonunun üzerinden geçen 10 yılda bir çok kez çok yaklaşsa da hiç lig şampiyonu olamadı.
10 yıl boyunca şampiyon olamamayı haklı olarak “sıkıcı” bulan Jose Mourinho, 10 yıldır şampiyon olamayan Fenerbahçe’nin yeni teknik direktörü oldu. Sosyal medya sallandı, dünyanın dört bir yanından mesaj yağdı. Uluslararası spor medyası gelişmeyi son dakika olarak duyurdu, yorumlar yapıldı, Fenerbahçe konuşuldu… Ligin bitimine bir hafta kala alınan Fenerbahçe yenilgisiyle morali bozulsa da şampiyonluk coşkusu yaşayan Galatasaray’ın başkanına bile Fenerbahçe’nin Mourinho transferi soruldu.
Türkiye’ye çok büyük teknik direktörler geldi, hepsinin başarılarla dolu kariyerleri, şampiyonlukları vardı ama özellikle futbolda yaşanan değişimin mimarlarından biri olarak gösterilen Mourinho, bu özelliği ile hepsinden birkaç adım öne çıkıyor. Heybesinde, iki Şampiyonlar Ligi, bir UEFA Avrupa Ligi, bir UEFA kupası, bir UEFA Konferans Ligi şampiyonluğu; üç İngiltere, iki İtalya, bir İspanya, iki Portekiz ligi şampiyonluğu; yerel kupalarda 14 zafer, Avrupa’da düzenlenen tüm kulüpler arası şampiyonaları kazanan tek teknik direktör unvanı ve kazanılmış sayısız kişisel ödül bulunan Mourinho, kariyeri boyunca oyundan çok sonuçla, kazanmakla ilgilendiği için eleştirilen bir isim oldu. Gittiği her takımı o kulübün ruhuna, takımın yapısına göre oynattı, her rakibine karşı doğru planı ve stratejiyi uyguladı; kazanmak için kalenin önüne “otobüs çekmek” gerekiyorsa da hiç tereddüt etmedi…
Son takımı Roma’ya gelmeden önce düşüşe geçtiği, artık eskisi gibi olmadığı konuşuluyordu. Chelsea ile 2015’te kazandığı son şampiyonluğun ardından büyük umutlarla gittiği Manchester United’da UEFA Avrupa Ligi şampiyonu olsa da Premier Lig’de beklediğini bulamadı. Ardından da şampiyonluk iddiası ligin elit takımları kadar büyük olmayan Tottenham Hotspur’un başında iki vasat sezon geçirdi. Roma’yı satın alan ABD’li Dan Friedkin, Mourinho’yu takımın başına getirirken hedeflerinin büyüklüğünü göstermek istiyordu şüphesiz ama bir Konferans Ligi şampiyonluğu ve Avrupa Ligi finali ile yetinmek zorunda kaldı; ligde beklenen başarı bir türlü gelmedi. Geçen sezonun ortasında da yollar ayrıldı.
O günden beri de Mourinho’nun hangi takıma gideceği konuşuluyordu. Bir numaralı aday ise futbola para yağdıran Arap ülkeleriydi ama Mourinho, Fenerbahçe’yi seçti. Peki ama neden? Çünkü iki tarafın da birbirine ihtiyacı var.
10 yıldır şampiyon olamayan Sarı-Lacivertlilerin artık işi şansa bırakma lüksü yok. “İyi takıma sıradan teknik direktör, sıradan takıma iyi teknik direktör” sarmalından çıkıp en iyi teknik direktöre en iyi takımı emanet etmek zorundaydılar. Mourinho’nun bu sene takımın başına gelmesindeki en büyük etkenlerden biri de kulüpte bu hafta sonu yapılacak başkanlık seçimi kuşkusuz. Zira, Aziz Yıldırım’ın “Mourinho ile anlaştım” diyerek yarışa girmesi Ali Koç’u da piyasadaki en büyük ve en uygun isme yönelmeye zorladı. Ayrıca, Mourinho ismi hem yapılacak yeni transferlerde hem de ayrılmak isteyen oyuncuları takımda tutma konusunda mıknatıs etkisi yaratma kapasitesine sahip.
Fenerbahçe, kariyerini mücedele ve kazanma üstüne kuran Mourinho’ya yeni bir meydan okuma, yeni bir hikaye yazma fırsatı sunuyor. Avrupa’da devam etmek, bir Avrupa kupası daha kazanmak istediği yazılan Mourinho da bunu görüyor kuşkusuz. Mourinho için yeniden şampiyon olmak, kariyerinde ilk büyük başarıları kazandığı Porto gibi favori olmadığı bir Avrupa kupasını kaldırmak, “artık zamanının geçtiğini” söyleyenlere verilecek en güzel yanıt olacak. Bunun için de Fenerbahçe çok uygun bir ortam: Çünkü başarıya açlar, iyi bir kadroları var ve artık kazanmak istiyorlar; Mourinho da nasıl kazanılacağını iyi biliyor.
Saha içinde olduğu kadar – hatta zaman zaman daha da fazla – saha dışında yaptıklarıyla da ses getiren bir isim Mourinho. Rakip takımın tribünleriyle, teknik direktörüyle, yöneticileriyle, hakemlerle, kendi oyuncularıyla, kulüp başkanıyla, kısaca yaptığı işle ilgili çevresinde kim varsa tartışma ve polemiğe girebilecek, bunu da basın önünde yapmaktan çekinmeyecek bir karakter. Süper Lig’in gerginlik ve tartışmaya ne kadar açık olduğu ortadayken Mourinho etkisine hazır olmak gerek. Son lig şampiyonluğunun üzerinden dokuz yıl geçen Mourinho, kendi değimiyle “sıkıcı” olmaya bir yıl kala Türkiye’ye geldi. Saha içindeki durum ne kadar “sıkıcı” olur bilinmez ama Mourinho’lu bir Süper Lig’in çok daha eğlenceli olacağı kesin.