HAZAL OCAK
İklim krizini yaratan faktörlerin başında sera gazı emisyonlarının geldiğini artık biliyoruz. İnsan faaliyetleriyle oluşan bu gazların çoğu Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçen haziran ayında açıkladığı verilerine göre sanayi sektöründen kaynaklanıyor. Yıllardır karbondioksit başta olmak üzere bu emisyonların azaltılması ve sıfıra indirilmesi isteniyor, yöntemleri tartışılıyor. Bu yöntemler arasında en dikkat çekici olan, karbon fiyatlandırması.
Peki, nedir bu karbon fiyatlandırması?
İklim Zirvesi dahil birçok platformda uzun süredir tartışılan karbon vergisi “kirleten öder” prensibinden yola çıkıyor. Karbondioksit yayan işletmelerin emisyonları için ödeme yapması anlamına geliyor. Bu verginin amacı toplam emisyon miktarını azaltmak ve karbondioksit yayan fosil yakıtların kullanımı düşürmek.
Aslında yeni bir konu değil. Uzun zamandır dile getirilen bir çözüm. İstanbul Politikalar Merkezi’nden Barış Karapınar ve arkadaşları tarafından 2019 yılında yayımlanan bilimsel modellemenin sonuçlarına göre karbon vergisi uygulaması hem emisyonları azaltıyor hem de daha fazla istihdam ve gelir anlamına geliyor. Türkiye’nin baz senaryolarda emisyon azaltım hedefi için kullanılabilecek en etkin yöntem olarak ön plana çıkıyor.
Yine sonuçlara göre yüksek emisyonlu sektörlerde (tarım, madencilik, petrol, termik santraller, ulaşım ve taşımacılık gibi…) salınan karbon üzerine belirlenen tonaj değerinin yüzde 15 oranında bir karbon vergisi uygulanırsa 2030 yılına kadar baz senaryodan yüzde 22.5 emisyon azaltımı mümkün. Çalışma ayrıca, karbon vergisinin, ulusal geliri ve istihdamı da arttıracağını gösteriyor. Özellikle yenilenebilir enerji sektöründe ortaya çıkacak olan istihdam artışı diğer sektörlerdeki olası azalıştan çok da yüksek olacak.
Türkiye’de bir çalışma var ama henüz politika yok
Günümüze ve ülkemize dönecek olursak bu vergiyle ilgili çalışmalar yapması amacıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı çatısı altında 2022 yılında resmi gazete yayımlanan kararla Karbon Fiyatlandırması Dairesi Başkanlığı kuruldu. Bununla ilgili bakanlığın sitesinde yayımlanan metinlerde bu konuyla ilgili “Karbonun fiyatlandırılması, iklim değişikliğine bağlı oluşan sosyal maliyetlerin iktisatta karşılığını bulması anlamına geliyor. Bilindiği gibi, başta fosil yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan sera gazlarının neden olduğu küresel ısınma, insan sağlığına olan etkilerinden, artan deniz seviyesinin kıyı kentlerde meydana getirdiği taşkınlara, bitki ve hayvan türlerinin yok olmasına kadar pek çok çevresel sorunu beraberinde getiriyor” ifadeleri yer alıyor.
Bu cümleler dikkat çekici olsa da bu vergiyle ilgili çalışmaların sürdüğünü de belirtmek gerek. Türkiye’nin henüz karbon vergisine ilişkin bir politikası yok.
İklim kriziyle mücadele için kullanılacak mı?
Bu vergi, dünyada tartışma konusu. Uluslararası iklim politikası tartışmalarının temelinde karbon vergileri ve emisyon ticareti sistemleri aracılığıyla karbon fiyatlandırması yatıyor. Uluslararası Para Fonu Başkanı Kristalina Georgieva, geçen İklim Zirvesi’nde dünyanın her yıl fosil yakıt üretimini sübvanse ettiği trilyonlarca doları başka bir yere yönlendirmenin ve karbon emisyonlarına vergi koymanın, iklim kriziyle mücadele için gereken büyük miktardaki parayı sağlayabileceğini söylemişti.
Avrupa Birliği, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren, altı sektörde (demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre, elektrik ve hidrojen) birlik içine ithal edilecek tüm ürünlerin karbon ayak izinin ölçülmesi ve çevreye salınan her bir ton başına karbon vergisi alınmasını şart koştu. AB ile ticaret yapan Türkiye için de bu uygulama büyük önem taşıyor.
Bakanlığa bağlı Karbon Fiyatlandırması Dairesi Başkanlığı’nın görevlerine dönecek olursak görevler arasında “karbon fiyatlandırma araçlarından elde edilecek gelirlerin yönetimine ilişkin politikanın belirlenmesine katkı sağlamak” da var. Karbon vergisini konu alan birçok bilimse makale karbon gelirlerinin iklim değişikliğinin önlenmesi ve çevresel amaçlar doğrultusunda ya da daha genel ifade ile iklim değişikliği ile mücadelede kullanımı için değerlendirilmesi konusunda hemfikir.
Kömürden çıkış için bir takvim oluşturmayan Türkiye’nin, karbon vergisini nasıl uygulayacağı, elde edilen gelirlerin nereye harcanacağı merak konusu.
*Bu yazı, Le Monde diplomatique Türkçe’de yayımlandı.