PHILIPPE DESCAMPS
Çeviri: Gül İlbay
Grönland Parlamentosu 2015 yılında, başkent Nuuk, Dünya Mirası Alanı olan buz dağlarıyla ünlü Disko Körfezi’nin kıyısındaki başlıca turistik kasaba Ilulissat ve güneydeki Qaqortoq kasabasına, 2025 yılında kapanacak olan Narsarsuaq’taki eski pistin yerine 2 bin 200 metrelik üç uzun pist inşa etme kararı aldı. Hükümet, bu projenin finansmanı için “Kutup İpek Yolu” girişimini yürüten Çin’in çıkarlarına yaklaştı.
Grönland Üniversitesi’nden Rasmus Leander Nielsen, “Çinliler, kriyolit madenlerini korumak için savaş sırasında kurulan ve 1951’den 2012’de kapatılana kadar Danimarka tarafından yönetilen eski Gronnedal (veya Kangilinnguit) Deniz Üssü’nü 2016 yılında satın almak istedi. Washington, Danimarka’ya Çinlilerin bu üssü ele geçirmesine izin veremeyeceğini bildirdi. Havaalanı projesi için de hemen hemen aynı şey oldu. Washington bir tür veto uyguladı ve Kopenhag başka bir çözüm bulmak zorunda kaldı. Nuuk’ta bir ABD konsolosluğunun açılması sadece Grönland’a yardım etmekle ilgili değil, aynı zamanda Çin’i saf dışı etmekle ilgili” diyor. Eylül 2018’de imzalanan anlaşma, toplam 500 milyon Avro’luk maliyetin üçte birinin Danimarka devleti tarafından karşılanmasını, ayrıca 60 milyon Avroluk dönüştürülebilir öz sermaye kredisi ve aynı miktarda kredi garantisi verilmesini öngörüyor.
Grönlandlılar, Çin’in yarattığı korkularla oynamayı başardı… Sara Olsvig, “1949’da NATO’nun kurucu üyesi olan Danimarka, süper – Atlantikçi olan küçük bir ülke. Bu durum zorunluluktan kaynaklanıyor çünkü bulunduğumuz yeri ve jeopolitik konumumuzu değiştiremeyiz. Ancak bu durum, ABD ile diyaloğumuzda bize bir takım kozlar sağlıyor” diye konuşuyor. Danimarka 1940 yılında Naziler tarafından işgal edilince krallığın Washington’daki büyükelçisiyle görüşen ABD hükümeti, adada hava ve radar üsleri kurdu. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bazı üsler terk edildi, diğerleri sivil havaalanlarına dönüştürüldü. Kuzeybatıda bulunan Thule’deki üs ise 1953’te genişletildi. New York ve Moskova’ya eşit uzaklıkta olan üs, Soğuk Savaş sırasında stratejik bir rol oynadı. Uydu gözetleme ve füze savunması konusunda önemini hâlâ koruyor. Danimarka tarafında ise; Nuuk merkezli Arctist Kommando (Arktik Komutanlığı) yalnızca birkaç gemi ve helikopter ile beş personel tarafından korunan Kuzey İstasyonu’na benzer küçük birimleri yönetiyor. Danimarka’nın deniz egemenliğini sağlayabilecek ağır bir buz kırıcı gemileri yok. (5)
Grönlandlılar, Çin’e yönelik Amerikancı politikayı reddediyor
Kopenhag, egemenlik alanlarını (para birimi, polis, savunma ve dış ilişkiler) koruyor. Ancak Nuuk, dış politikada daha büyük bir rol oynamak istiyor. Arktik Konseyi’nde bir sandalyeye sahip olan Grönland, krallığın “kurucu ülkelerinden” biri olarak iki çalışma grubuna başkanlık ediyor. Diğer iki “kurucu ülke” olan Danimarka ve Faroe Adaları ile dış ilişkiler ve güvenlik konularında bir temas komitesi kuruldu. Siumut Partisinin eski meclis sözcüsü olan Dışişleri Bakanı Vivian Motzfeldt, Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırım politikasını desteklerken bir nüansı da ortaya koyuyor: “Yarın tekrar konuşabilmeliyiz. Rusya ortadan kaybolmayacak. Rusya’da da pek çok arkadaşımız var.”
Nuuk Üniversitesi tarafından yapılan bir anket, Grönlandlıları oldukça pasifist olarak gösteriyor. Yüzde 68’i mevcut ittifakları sürdürmek istiyor. Yüzde 81’i ise ülkelerinin uluslararası alandaki rolünü birçok bakımdan olumlu olarak gördüklerini belirtiyor ve iyi ekonomik ilişkilerin devamını istedikleri Çin’e yönelik Amerikancı politikayı reddediyor. (6) Ayrıca, Avrupa Birliği üyeliğine karşı çıkıyorlar. “Bizim için önemli bir pazar olan Rusya’ya yönelik yaptırımların etkisini ölçüyoruz” diyen Sara Olsvig, şöyle devam ediyor: “Asya pazarında benzer bir şey yaşanırsa ciddi sonuçları olur. Dünyanın dört bir yanına erişimi korurken müttefiklerimize yakın durmak, ABD’li dostlarımızın çoğunlukla denizden gelen ürünler konusunda büyük bir pazarı temsil etmiyor oluşu nedeniyle ortaya çıkan çelişkiye karşı bir dengeleme eylemidir.”
Inuit Çevre Konseyi Başkanı Sara Olsvig, Kuzey Kutbu’nda çok daha hızlı bir şekilde yaşanan iklim değişikliğine özellikle vurgu yapıyor: “Uyum sağlamanız gerekecek çünkü ısınma ilerliyor. Ama açık konuşalım: Inuit’lere göre, iklim değişikliği hakkında olumlu hiçbir şey yok.” Buzullardaki erime, giderek daha fazla uluslararası ilgi yaratıyor ve çalışmalara konu oluyor. Buz tabakasının erimesi, uzun vadede okyanusların yedi metreden fazla bir yükselmesine neden olacak. Yalnızca birkaç yüzyıl uzaklıktaki bu küresel tehdit, küresel ısınmanın daha şimdiden algılanabilen diğer etkileri konusunda bölgesel ilgi yaratıyor. Küresel ısınma, avlanma (deniz buzunun geri çekilmesi) ve balıkçılık (akıntılardaki ve balık sürülerinin hareketlerindeki değişiklikler) kaynaklarına erişimi altüst ediyor. Adanın güneyinde ürkek tarımsal adımlar atılmasına izin veren küresel ısınmaya eşlik eden kuraklık, çok fazla belirsizlik yaratıyor.
‘Burası muhtemelen dünyanın en sosyalist ülkelerinden biri’
Ortak mal sahipliği, balıkçılıktan havaalanlarına kadar her konuda ya doğrudan kamu hizmetleri yoluyla ya da devlet kontrolündeki özel şirketler aracılığıyla merkezi bir rol oynuyor. Grönland İş İnsanları Derneği Başkanı Christian Keldsen, “Burası muhtemelen dünyadaki en sosyalist ülkelerden biri” diyerek gülüyor ve bunu sadece şikâyet etmek için söylemiyor: “Sahip olduğumuz model üzerinde, planlı bir ekonomi büyük bir istikrar sunuyor. Dünyadaki ekonomik krizlerin çoğu, 2008’deki gibi bizi teğet geçiyor. Öte yandan, tüm sektörlerde faaliyet gösteren devlete ait şirketler olduğu için rekabet hiç adil değil. Ayrıca, Danimarka yaptığı yardımlar karşılığında hiçbir şey istemediği için, yabancı firmaların yatırım getirisi talep etmesine de alışkın değiliz.”
Danimarka’nın desteği, yalnızca altyapı için kredi garantileri sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda İskandinav modelinin sürdürülmesine de katkı yapıyor. Keldsen şöyle devam ediyor: “Ülkenin yapısını değiştirmediği sürece burada bağımsızlığa karşı kimseyi bulamazsınız. Toplumumuzu, refah devletimizi ve dünyaya açık halimizi korumak istiyoruz. Sağlık ve eğitim sistemlerimiz, birçok hizmete ücretsiz erişimi takdir ediyoruz. Ancak yeni mecliste daha fazla mali bağımsızlığa yol açacak bir işaret görmüyoruz.”