HAZAL OCAK
Artvin’deki Cerattepe, ziyaret edenleri doğası, ihtişamı ve Karadeniz’in iklimiyle harmanlanan ruhuyla kendine hayran bırakır. Elbette sadece turstik bir bölge değil Cerattepe; ağacıyla, bitkisiyle, kuşlarıyla, kurtlarıyla ve insanlarıyla bir yaşam alanı. Bölge sakinleri ve çevre aktivistleri, “burası yaşam alanı” olarak kalsın, maden alanı olmasın diye 30 yılı aşkın bir süredir mücadele ediyor.
Bölge sakinleri son olarak Cerattepe Bakır Madeni’ne karşı açtıkları davada Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gitmişti ve süreç sonunda projeye verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu” kararı iptal edildi. AYM’nin ihlal kararını en ince ayrıntısına kadar okudum. Süreçte yaşananlar gözlerimin önünden bir kez daha geçti. Davalar, hâlâ Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan avukat Can Atalay’ın yaptığı savunmalar, eylemler, açıklamalar ve daha nice an…
Bölge sakinleri, TMMOB ve pek çok kuruluşun Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile maden şirketine karşı açtığı davada çıkan son yargı kararı çok önemli. Hep birlikte bakalım: Bölge sakinleri davayı “Cerattepe Bakır Madeni, Kırma Eleme Tesisi ve Teleferik Hattı” projesinin dayanağı olan ve bakanlık tarafından verilen “ÇED Olumlu” kararının iptali istemiyle açmıştı. Söz konusu proje ile bölgenin yaşam alanı olmaktan çıkacağını ısrarla vurguladılar. Projenin etkisi altında bulunan yaşam alanlarının ve koruma altındaki alanların bir arada olamayacağını, ciddi olumsuz sonuçlar ortaya çıkacağını ve bölgede “sağlıklı bir yaşama dair ne varsa yok olacağını” ısrarla anlatmaya çalıştılar.
Yöre halkının menfaati yoksa kimin menfaati var?
AYM kararında yer verilen bakanlığın savunmasınde ise “davacı tüzel ve gerçek kişilerin dava konusu işlemin iptalini istemekte hukuken korunması gereken bir menfaat ilişkisi bulunmadığından” davanın reddini isteniyor. Bu savunma her zaman dikkatimi çekiyor çünkü bunun ardından şu soru geliyor aklıma: “Kim ve neyin menfaati?” Burada uzun yıllardır yaşayan yöre halkının, yaşam alanının ve doğanın mı yoksa devlet ve maden şirketinin menfaati mi? Nasıl bir menfaat önceliklendiriliyor?
AYM, yöre sakinleri lehine verdiği ihlal kararında 2014 yılında hazırlanan bilirkişi raporuna atıf yapıyor. Raporda, madencilik faaliyetlerinin “bölgedeki kaynak sularının ve yer altı sularının kirlenmesine sebep olabileceği” ve “ormanların devamlılığı, flora ve faunanın korunması yönünden telafisi mümkün olmayan sakıncalar içerdiği” vurgulanıyor. Nitekim yöre halkı da sularının kirlendiğini ve bu suları içen hayvanların zehirlendiğini açıklamıştı.
AYM ‘İhlal var’ dedi, yerel mahkeme ÇED’i iptal etti
Başka bir bilirkişi raporuna daha atıfta bulunan AYM, söz konusu raporda “yıllık 500 bin ton cevher üretiminin 292 bin ton taşıma kapasitesine sahip teleferik hattı ile çıkarılmasının mümkün olmadığı, bu konuda gerekli tedbirlerin alınması gerektiği” sonucuna varıldığını belirterek, davayı gören mahkemenin ise “somut bir belirleme yapmadan bu durumun ÇED olumlu kararını olumsuz olarak etkilemeyeceğini belirtilmekle yetindiğine” dikkat çekiyor. AYM’nin kararında, “Sonuç olarak Mahkeme bilirkişi raporunda da değinilmiş olan başvurucuların teleferik hattıyla ilgili iddiasına karşılık somut bir gerekçeye yer vermemiştir” ifadelerini kullanılıyor.
AYM kararında özetle, “Başvurucuların belirtilen iddia ve itirazlarının derece mahkemesi ve temyiz mercii tarafından özel hayata saygı hakkının gerektirdiği özende değerlendirilmediği, bu bağlamda uyuşmazlığın sonucuna etkili iddia ve itirazların tamamının ilgili ve yeterli bir gerekçe ile karşılanmadığı görülmektedir. Tespitler ışığında kamusal makamların olaya gereken özenle yaklaşmadığı, olayda söz konusu olan kamusal ve bireysel menfaatleri adil bir biçimde dengelendiğini ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya koyamadığı, sonuç olarak kamusal makamların özel hayata saygı hakkı bağlamında pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediği
kanaatine varılmıştır” ifadelerini kullandı. AYM, yöre halkı lehine Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Bunun üzerine Rize İdare Mahkemesi de projeye bakanlık tarafından verilen “ÇED Olumlu” kararını iptal etti.
Kararın ardından Can Atalay’a mektup yazdılar
Yöre sakinleri adına Artvin Valiliği’ne başvuran Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan, mahkeme kararları doğrultusunda madencilik faaliyetlerinin durdurulmasını, üretime yönelik bütün faaliyetlere derhal son verilmesini, bir aylık süre içerisinde tüm iş makinalarının alandan çıkarılmasını ve maden alanında rehabilitasyon çalışmalarının başlamasını istedi.
Karahan ve dava avukatlarından Bedrettin Kalın, uzun yıllar davaya bakan Can Atalay’a bir mektup yolladı: “Çeyrek asrı aşan bir hukuk mücadelesi sonucu doğanın haklarının korunmasına çok yaklaşmış olmanın verdiği umutla sana yazıyoruz. Bundan sonra, özgürlüğüne kavuştuğunda Cerattepe’de, Kafkasör’de söylenen her özgürlük türküsünün bir dizesinde sen de olacaksın…”