İstanbul’un Çatalca ilçesindeki Polonez Gıda Fabrikası’nda çalışırken Tek Gıda-İş Sendikası’na üye olduktan sonra işten çıkarılan 146 işçinin direnişi sürüyor. Ağır çalışma koşulları ve baskılara karşı sendikaya üye olan işçiler, kod 46 ile işten atılmıştı. Kod 46, ‘İşverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunmak’ demek… İşçiler, bu kodla atıldığı için hem tazminat alamadı hem de başka işe başvuramaz duruma getirildi…
Fabrika önünde eylem yapan işçilerin direnişteki 71. günlerinde sürpriz konukları vardı. Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt ile TİP Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil işçilerle bir araya gelerek, eyleme destek verdi. Enginyurt, buradan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek, şunları söyledi:
“Zulüm denizinde yüzemez gemi. Batırmazsak bize yazıklar olsun. Suçsuz yattığımız zindanlarda sizi yatırmazsak bize yazıklar olsun. Polenez sucuk fabrikasındaki işçinin hakkını savunmayanlara yazıklar olsun. Burada bir direniş var bu direnişi candan destekliyorum ama hakikaten gelirken gördüğüm manzaradan dolayı da üzüntümü saraydaki Recep abiye iletmek istiyorum. Recep abi, Polenez’de polislerin, İçişleri Bakanlığın öyle barikatlar kurmuş ki gözlerim yaşardı. Ne büyük devlet ne güçlü devletiz. 160 tane işçiye karşı öylesine bir kalkan oluşturmuşsun ki Türkiye ne büyük devlet diyesim geldi ama birden aklıma Yunan botları geldi. Polenez’deki işçiye kalkan koyana kadar Yunan botlarını engelleseydin ya. Maalesef Yunanlı Datça’da, Yunanlı Bodrum’da çay içmeye geliyor. ‘Bir gece ansızın Yunanistan’a gideriz’ diyenler Yunanlıyı gündüz, Datça’da, Bodrum’da misafir ediyor, hoşgörü gösteriyor ama Polonez’de sucuk fabrikasında çalışan işçiye biber gazı, ters kelepçe. Yetmiyor, işçinin hakkını, alın teri, kurumadan verin diyen peygamberin müftüsü olduğunu söyleyen gelip işçi düşmanlığı yapıyor. Adaletiniz batsın. Yazıklar olsun. Şunu unutmayın keser döner, sap döner, bir gün olur, hesap döner. O emniyet müdürü de hesap verecek, o İçişleri Bakanı da hesap verecek ve bu milleti yok sayan Recep Tayyip Erdoğan da bir gün gelip hesap verecek.”
‘Müzakere yok, mücadeleye devam’
Enginyurt, Ürdünlü firmaya da şu çağrıyı yaptı: “Bugün Recep abin seni koruyor olabilir. Bugün Recep abin sayesinde bu 160 işçinin sendikal hakkını vermeyip despotizm yapıyor olabilirsin. Bugün sen güçlü olduğunu zannedebilirsin. Ürdünlü fabrika sahibi bir gün iktidar değiştiğinde bu işçinin hakkını senden sormazsak Allah hesabını bizden sorsun. Senden bunun hesabı sorulacak bunu böyle bilesin. İnşallah mücadelemiz başarıyla ulaşır diyorum. Recep Tayyip Erdoğan’a şunu söylüyorum; böyle baskıya devam ettikçe böyle zulme devam ettikçe kazanan olmuyorsun. Bak 45 yıllık Cemal Enginyurt’u bile Sera Kadıgil ile komünistlerle beraber eylem yapar hale getirdin. Geleceğin hiç parlak değil Recep Tayyip Erdoğan. Birleşe birleşe kazanacağız. Direne direne kazanacağız. Birleşe birleşe kazanacağız. Normalleşme yok. Yumuşama yok. Müzakere yok. Mücadeleye devam diyorum. Mücadelenizi canı gönülden destekliyorum.”
20 yıldır çalışıyorlar, 16 bin lira alıyorlar
Sera Kadıgil de “Evet öyle bir düzendeyiz ki hakikaten bir komünistle yan yana işçi direnişi nasip oldu Cemal Başkan’a. İyi ki de öyle oldu” dedi.
Fabrikadaki işçilerin koşullarına da dikkat çeken Kadıgil, şöyle devam etti: “Üç kuruş maaşa çalıştırdılar bu insanları yıllarca. Bir Aynur abla vardı; 20 yıldır burada çalışıyor 16 bin lira maaş, asgari ücret bile vermiyorlar bir kadına. Birbirinden tehlikeli kimyasallarla her gün temizlik yaptırıyorlardı, bir tane koruyucu elbiseyi çok görüyorlardı bu insanlara. İzin hakkını çok görüyorlardı. Yeri geliyordu 48 saat üst üste çalıştırıyorlardı bu insanları, bunlara rağmen asgari ücreti bile çok görüyorlardı. Bu insanların emeği ile kendi çocuklarını özel okullarda okutan o patronlar var ya, 146 işçiyi ahlaksız diye o kod var ya onunla işten attılar. İşsizlik maaşı alamıyorlar dile kolay 71 gün. Burada 71 gündür direnen kız kardeşlerim sayesinde nihayet işsizlik maaşına kavuştular. Ne kadar sordunuz mu? Kimisi 12 bin liraya, kimisi 14 bin liraya, kimisi 15 bin liraya çocuk okutmaya çalışıyorlar şu anda. Okullar açıldı, bu direniş sürüyor. O patronlar yerlerine aldıkları taşeron işçilerle bu işe devam ediyorlar. Onların cebinden eksilen bir şey olmadı. Arkamdaki işçi kardeşlerimin hayatı çalınıyor.” (istanbullook)