NEBAHAT KOÇ
Filmleri hâlâ milyonlar tarafından izlenen beyaz perdenin unutulmaz isimlerinden Kemal Sunal adına açılan müzeye ilginin yoğun olduğunu belirtelim öncelikle. Söz konusu isim Kemal Sunal olunca, müzenin 7’den 77’ye her yaştan ziyaretçisi var. Ziyaretçilerin çoğunda tatlı bir tebessümle birlikte sanki yakın bir dostu ziyaret eder gibi bir ruh hali hâkim. Bir anlamda öyle değil mi? Uzun yıllardır -hâlâ da- izlenen filmleriyle hemen hemen her gün evlerimizi ziyaret etmiyor mu ünlü oyuncu? Her ziyaretinde yıllardır güldürüyor, düşündürüyor, toplumsal mesajını veriyor. Kendine has üslubuyla toplumsal sorunlara parmak basarken farkındalık yaratan usta oyuncu, nesilden nesile aktarılan mizah anlayışı ve karakterleriyle hafızalarda yaşamaya devam ediyor.
Müze gezimin benim için ayrı bir yönü de vardı; sonradan tekrar devam ettiği üniversitede (Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi) aynı sınıftaydık usta sanatçıyla. Sınavlarda en arkada otururdu, mezuniyet konuşmasını yaptığı anlar da aklıma ilk gelen anılarımızdan… Sınıf arkadaşımdan kalanları izlemek, bir müze ziyaretinden daha fazlasıydı benim için.
Gelelim müzeye… Göztepe Parkı içindeki şık, abartısız müze binasının siyah film şeritleriyle süslenmesi, ölümsüz ismin imzası gibi yerleştirilmiş giriş kapısına. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hizmete sunduğu müzeye giriş ücretsiz. Ancak bunun için İstanbul Senin uygulaması üzerinden QR kod oluşturulmalı. Zaten girişteki danışmadan da bu uyarı yapılıyor.
İki katlı müzenin giriş kapısında Salako ve Çöpçüler Kralı filmlerinin afişleri karşılıyor sizi. İçeriye girer girmez karşınızda sanatçının özgeçmişi ile Atla Gel Şaban filmindeki minibüsteki figürler yer alıyor. Müzeyi gezdikçe birçok kez izlediğimiz film karelerindeki karakterlerin heykelleri, bir tanıdığa rastlama refleksiyle gülümsetiyor. Hemen hemen bütün ziyaretçilerde de aynı duygular hakim…
Müzede Çöpçüler Kralı, Kibar Feyzo, Hababam Sınıfı, Şabaniye filmlerindeki karakterlerin heykelleri sırasıyla sergileniyor. Bu filmlerde giydiği kostümler, şapkalar, film afişleri arasında gezerken, her sahneyi yeniden hatırlıyorsunuz. Film sahnelerinin yanı sıra müzede, sanatçının özel eşyaları da sergileniyor. Tespihleri, gözlükleri, tarakları, karneleri…
Yıllar sonra sınava girip okuduğu üniversitedeki yıllığı, diploması, tezi de sergileniyor. Yine annesi, babası ve kardeşleriyle olan fotoğrafları, SSK kartı, kimliği, ikametgâh senedi, tiyatrocular sendikası üyelik kartı ile oğlu Ali Sunal’ın sünnet fotoğrafı ve tüm ailenin düğünde giydiği kıyafetler de müzenin dikkat çeken parçaları.
Göze çarpan bir başka eser de Yaşar Kemal’in imzalı kitabı: “Canım Kemal’e… Yürekten saygı ve sevgiyle… Yaşar Kemal. 28 Ekim 1998 tarihli…” diyerek imzalamış kitabı Yaşar Kemal.
HÜZÜNLENDİREN BAVUL, MEKTUP VE TELEFON DEFTERİ
Müzenin eserleri bunlarla sınırlı değil. Herkesin tebessümle gezdiği müzenin bir bölümü ziyaretçileri oldukça hüzünlendiriyor. Son filmi Balalayka’nın çekimleri için Trabzon’a gitmek üzere bindiği uçakta kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiği o yolculukta yanına aldığı valiz… Tarihler 3 Temmuz 2000’i gösterirken sanatçı daha 55 yaşındaydı. O bavulda sanatçının kıyafetleri, tarağı ile şarj aleti bulunuyor, ünlü oyuncunun pasaportu da valizde. Bavulun sol tarafında ise 2000 yılında son kez geçtiği köprü ücreti makbuzu da bulunuyor.
Müzede sanatçıya dair geniş yelpazede kişisel objeler ve eşyalar var. Biri de annesi Saime Sunal’a yazdığı mektup. “Anneciğim” diyerek başladığı mektupta oyuncu, sık sık annesini çok sevdiğini, aklında hep annesinin olduğunu dile getiriyor. Satırlardan Sunal’ın ailesinden ilk kez ayrıldığını anlayabiliyorsunuz. “Mektubu kucağımda yazdığım için çok kötü oldu. Belki okuyamazsın. Okuyamazsan bile hissedersin. Onun için önemsemiyorum” diyor.
TELEFON DEFTERİNDE ADİLE NAŞİT’İN NUMARASI
Gezdikçe eserlerdeki çarpıcı detaylar göze çarpıyor. O eserlerden biri de sanatçının küçük el çantası içindeki küçük telefon fihristi. Çevirmeli ev telefonları dönemindeki telefon numaraları yazılı. Kimi telefon numaralarının ya da isimlerin üzeri çizilip yeniden yazılmış. Defterde telefonu yazılan bir isim de Adile Naşit… Adile Naşit demişken, müzenin eserleri arasında, Adile Naşit’in Kemal Sunal’ın nikâhına gönderdiği telgraf da yer alıyor.
Müzede Kemal Sunal’ın çok bilinmeyen bir yönünü de öğrendim. İlk kattaki bu şaşırtıcı bölümde yer alan objelerle, Kemal Sunal veya filmleriyle bir bağ kuramadım ancak “Kemal Sunal’ın kilit koleksiyonu” yazısını okuyunca şaşkınlığım daha da arttı. Sanatçının kilit koleksiyonu estetik ve özel çok sayıda kapı kilidiyle görülmeye değer…
Fotoğraflar: Nebahat Koç