Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün, Ankara’da katıldığı “Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Başarı Ödülleri” töreninde, Anayasa tartışmalarına değindi. Erdoğan, özetle şu ifadeleri kullandı: “2024 Türkiyesini 30-40 yıl öncesinin kalıplarına mahkum etmek ülkemize yapılacak çok büyük haksızlıktır. Dünya değişirken ekonomide, üretimde, teknolojide, yeni güç merkezleri ortaya çıkarken biz de kendimizi buna adapte etmek mecburiyetindeyiz. Türkiye’yi bölgesel ve küresel güç haline getirmek için her türlü imkanı kullanıyoruz. Türkiye’nin ekseni de rotası da bellidir. Türkiye olarak yüzümüz Batı’ya dönüktür. Bu Doğu’ya sırtımıza döneceğimiz, ilişkilerimizi geliştirmeyeceğimiz anlamına gelmez. Türkiye’nin ekonomide, demokraside, küresel siyasette, hak ve özgürlüklerde hedefe ulaşabilmesi için yeni anayasaya ihtiyaç olduğunu söylüyoruz. Siviller eliyle yapılmış, tamamen sivil iradenin ürünü bir anayasa 15 Temmuz gecesi göğsünü tanklara siper eden kahraman milletimize karşı borcumuzdur. Darbe mahsulü anayasanın Türk demokrasisine yakışmadığını çok iyi biliyoruz. Siviller eliyle yapılmış bir sivil anayasa kahraman milletimize karşı borcumuzdur. Anayasa’nın ilk 4 maddesiyle ilgili bizimle ilgili herhangi bir tartışma yoktur. Partimizin bu konudaki tutumu gayet açıktır. Biz mümkün olan yeni anayasa sürecini yönetmek arzusundayız. Darbe anayasasından bir an önce kurtarmak, Türkiye’nin önünü açmak istiyoruz.”
Bakırhan: “Darbe dönemlerini bile arar olduk”
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın gündeminde de bugün Anayasa vardı. Ekmek ve Adalet Platformu’nun Mersin buluşmasına katılan Bakırhan, “Türkiye, yıllardır darbe Anayasası’ndan kurtulma çalışmaları yürütülüyor. 22 yıldır da AKP iktidarı şimdi AKP, MHP başka yok ortakları da var. Onları saymaya gerek yok. İşin ortaklarıyla birlikte sürekli darbe anayasasına bir gönderme yapıyor. Emin olun yargıda darbe dönemlerini bile arar olduk. Darbe dönemlerinde Anayasa Mahkemesi’nin kararları dikkate alınırdı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin almış olduğu ihlal kararları istenmese de yerine getirmek zorunda kalıyordu. Bugün Türkiye’deki halkların ve inançların kendisine ait tüm renkleri solduruldu, yok edilmeye çalışıldı. Kürtçe halay bile yasaklandı. Bu süreçte iktidar, ‘askeri anayasadan kurtulalım, bir anayasa yapalım’ diyor. Anayasayı herkes yapar. Kenan Evren de yaptı. Önceki darbeciler de yaptı. Anayasanın yapılmasından çok anayasanın içerdikleri önemlidir. Demokratik midir, toplumun dinamikleriyle birlikte yapılmış mıdır, kapsayıcı mıdır, toplumun bütün kesimlerini kendi bünyesinde barındıran, herkesin kendisini ait, bağlı hissettiği bir anayasa mıdır sorusunu sormak lazım. Şimdi böylesine olmayan bir anayasa muhtemelen bir öncekinin kötü bir örneği olarak devam edecek” diye konuştu.
“Selahattin Demirtaş, Can Atalay tutukluyken…”
“Selahattin Demirtaş’ın, Figen Yüksekdağ’ın Can Atalay’ın onlarca seçilmiş milletvekili ve belediye eş başkanlarının, gazetecilerin, tweet attığı için insanların cezaevine atıldığıvbir ülkede yeni bir anayasa yapım sürecinin samimi olduğunu kim belirtebilir? Kim buna kanar? Hadi iktidar asıl bunu söyleyebilir de 16 milyon emekçi buna inanır mı?” diye soran Bakırhan, şöyle devam etti: “Anayasa üç beş partinin bir araya gelerek yapacağı bir şey değil, bir toplum sözleşmesidir. Toplumun dahil olmadığı bir anayasa, anayasa olmaz. Öncelikle kötü bir örneği olur. Biz Türkiye’yi daha da çölleştirecek, Kürdün iki kelimesini susturan, Alevinin ibadet merkezini yok sayacak, AHİM’in Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tanımayacak, ekonomik adaletin, eşitliğin olmadığı, kadın kırımının, eko kırımının yoğun olduğu bir süreçte bu mevcut iktidarın anaya konusunda samimiyetine güvenmediğimi belirtmek istiyorum.” (istanbullook)