Gezi direnişi, tüm Türkiye’de farklı kesimlerin hep birlikte iktidarın baskıcı politikalarına yaptığı itiraz olarak tarihe geçti. Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesiyle başlayan protestolar tüm Türkiye’ye yayıldı, gelemeyenler evlerinin pencerelerinde isyan etti. Herkesin malumu, Türkiye’de halkın çoğunluğu, fiili bir eyleme katılmasa bile, yani pencerede tencereye tavaya vurmasa bile bu direnişi destekledi. FETÖ’nün yargı ayağının oluşturduğu hukuksuz dosya nedeniyle Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater yıllardır cezaevinde. Can Atayal’ın dosyası, milletvekili seçildikten sonra yaşadığı hukuksuzluklarla bambaşka bir boyuta geçti. Yargıtay, Anayasa mahkemesinin kararlarını uygulamadı ve Atalay’ı tahliye etmedi. Türkiye tarihinde görülmemiş bu ‘yargı krizi’, AKP’nin anayasa değişkliği hedefi için bütün evrensel değerler yerle bir edilerek kullanılıyor. Meclis yarın açılıyor ve Can Atalay’ın dosyasının yeniden Meclis gündemine gelmesi bekleniyor. Can Atalay’ın durumunu görüşmek için 16 Ağustos’ta toplanan Meclis Genel Kurulu’nda kan dökülmüştü. AKP milletvekili Alpay Özalan, TİP milletvekili Ahmet Şık’a kürsüde saldırıda bulunmuştu.
Yanlışlar, doğrular…
Can Atalay, tutanaklardan örnekler vererek, o kanlı Genel Kurul’a dair “yanlışlar\doğrular”başlığıyla açıklamalar yaptı. AKP Sözcüsü Abdullah Güler’in “Anayasa Mahkemesi’nin … öncelikle Anayasa’ya, Anayasa maddelerine uymadığını ve dolambaçlı yolları izleyerek kendi yıllar önce verdiği içtihatlarını da yok saydığını burada ifade etmek istiyorum” dediğine dikkat çeken Atalay, “Yani açıkça ‘Anayasa Mahkemesi kararı’nı tanımıyoruz, uymayacağız’ diyor. Böylece, ‘karar şöyleydi böyleydi’ gerekçeleri artık teferruat oluyor” dedi. Güler’in AYM’nin içtihatlarını yok saydığı iddiasının yanlış olduğunu da kaydeden Atalay, milletvekilliğinin düşürülmesinin iptali için AYM’ye ikinci kez yaptıkları başvuru için, “Önceki olayların hiçbirinde okuma işlemi öncesinde verilmiş bir ihlâl kararı söz konusu değildir (bkz. AYM, E:2021/33, K:2021/23, 31/3/2021; AYM, E:2020/49, K:2020/36, 25/6/2020; AYM, 2020/50, K:2020/37, 25/6/2020). Bu yönüyle iptal talebi öncekilerden farklı olup bu anlamda Anayasa Mahkemesi’nin önüne İLK KEZ gelmektedir” dedi.
‘Hakkımda kesin hüküm yok’
Atalay’ın o günkü görüşmede ortaya çıkardığı diğer ‘yanlışlık’ ise şöyleydi: “AK Parti sözcüsü Muhammet Emin Akbaşoğlu, ‘kimsenin Anayasa’yı ve kanunları dolanarak bir hükümlüyü, kesin hükümlüyü bu konuda masummuş gibi…’ gösteremeyeceğini söylüyor. Can Atalay’ın hükümlü olduğuna kim karar verecek? Mahkeme mi, AK Parti Sözcüsü mü? Birincisi, Anayasa Mahkemesi, 16 Ağustos 2024 tarihli, 2024/43 esas sayılı kararı gereği hakkımda ‘kesin hüküm varlığından söz edilemeyeceğini’ hükme bağladı. Yani hakkımda bir kesin hüküm yok. İkincisi, AK Parti sözcüsü, Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen, ‘şahsi yorumlarını yasaların üstüne koyarak’ Anayasa’yı ve kanunları dolanarak, Anayasa Mahkemesi ‘yargılama bitmedi’ dediği halde fiili durum yaratarak bir ‘kesin hüküm’ icat ediyor.”
‘AKP Sözcüsü, var olan karara yok dedi’
Can Atalay, AKP Sözcüsü Abdullah Güler’in, Anayasa Mahkemesi’nin var olan kararına ‘yoktur’ dediğini ve AKP sıralarından şiddetli alkış aldığını da anımsattı. Güler, AYM’nin Atalay kararından bir bölüm okuyarak, “Milletvekili Şerafettin Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmünde olduğunun tespitine ve Anayasa’nın 85’inci maddesi uyarınca iptaline karar verilmesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına…’ Nerede tespit?” ifadelerini kullanmıştı. Atalay ise Güler’e şu yanıtı verdi: “Ortada iki ayrı karar yok. Çünkü Anayasa Mahkemesi, dosyalardaki hukuki irtibat nedeniyle birleştirme kararı verdi. Esas incelemenin E:2024/43 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar verdi. Anayasa Mahkemesi: ‘Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay hakkında kesin hüküm varlığından söz edilmesi hukuken mümkün olmadığından… Hukuken var olamayan işlem ile ilgili söz konusu talebin incelenmesine imkân bulunmamaktadır… Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay’ın Milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmünde olduğunun tespiti ve Anayasa’nın 85. maddesi uyarınca iptali talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına… karar verilmiştir.’ Soru, ‘nerede tespit’ ise yanıt Anayasa Mahkemesi kararında.” (istanbullook)