NAZAN MOROĞLU
30 Ağustos, Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlığında 102 yıl önce 26 Ağustos 1922’de Afyon Kocatepe’den başlatılan Büyük Taarruz’un galibiyetle sonuçlandığı askeri zaferi simgeler.
Milli bağımsızlık mücadelesi tarihimizde 30 Ağustos’ta kazanılan askeri zaferin ardından devam eden diplomatik ve siyasi kazanımlarla laik ve modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna doğru kararlı adımlar atılmıştır.
30 Ağustos 1922’de kazanılan Büyük Zafer’in temelinde Mustafa Kemal’in önderliğinde ülkesini işgalden, parçalanmaktan kurtarmak için yaklaşık üç buçuk yıl boyunca azim ve kararla yürütülen bir milli bağımsızlık mücadelesi vardır. Kurtuluş mücadelesinin tarihi dönüm noktalarına baktığımızda her aşamasında ulusun egemenliğinin esas alındığını görüyoruz.
Birinci Dünya Savaşı’nda galip gelen İtilaf Devletleri ile yenik düşen İttifak Devletleri’nden olan Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalanan 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması ve 1920 Sevr Antlaşması koşullarına göre Osmanlı orduları feshedilmiş, vatanın birçok bölgesi Fransız, İngiliz, İtalyan ve Yunan güçlerince işgal edilmişti.
Türk milletinin bağımsızlığını ve özgürlüğünü korunması iradesiyle milli kurtuluş mücadelesi başlatılmıştır.
Vatanın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlığının tehlikede olması karşısında, Mustafa Kemal’in önderliğinde ilk adımı 19 Mayıs 1919’da Samsun’da atılan bağımsızlık mücadelesi Anadolu’da örgütlenmeyle devam etmiştir.
22 Haziran 1919’de Amasya Kongresinde yayınlanan genelgede “milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” diye vurgulanarak, Kurtuluş Savaşı’nın yol haritası çizilmiştir.
23 Temmuz Erzurum Kongresi’nde “İstanbul Hükümetinin vatanı koruma gücünü gösteremediği takdirde milletin bağımsızlığı için geçici bir hükümet kurulmasına ve Kuva-yı Milliye’nin tek kuvvet olarak tanınarak bir Milli Meclis toplanmasına” karar verilmiştir. Bu arada Anadolu’da Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri adıyla örgütlenme giderek güçlenmekteydi.
4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi’nde bir araya gelen Müdafa-i Hukuk delegeleri “Anadolu ve Rumeli’de kurulmuş olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin genel bir teşkilat haline getirilmesine; alınan kararları yürütmek için bir Temsil Heyeti kurulmasına, heyetin liderliğine Mustafa Kemal’in getirilmesine ve Ankara’da bir milli meclis kurulmasına” karar vermişlerdir. Bu kararların uygulanmasında tam bağımsızlık ve milli egemenlik ilkelerinin esas alınması kabul edilmiştir.
23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da Büyük Millet Meclisi kurulmuştur. Kurtuluş Savaşı’nın Meclis aracılığıyla yürütülmesi, savaş sonrası Anayasal bir hukuk devletinin kurulmasının temelini oluşturmuştur.
30 Ağustos zaferinin askeri, diplomatik ve siyasi kazanımları
Büyük Millet Meclisi tarafından Başkomutan seçilen Mustafa Kemal’in yönetiminde büyük zorluklara rağmen inançla umutla Anadolu’da sürdürülen savaşların son aşamasında 26 Ağustos 1922 tarihinde Afyon Kocatepe’den başlatılan Büyük Taarruz 30 Ağustos’ta Türk ordusunun kesin zaferiyle sonuçlanmıştır.
30 Ağustos zaferinin kazanılmasında, milletin bütün imkânları ile ordusuna verdiği desteğin büyük rolü olmuştur. Büyük Taarruz’un topyekûn bir savaş olduğunu, Atatürk Nutuk’ta “30 Ağustos zaferi topyekûn savaş stratejisinin eseridir” sözleriyle açıklamıştır. Başkomutanlık Meydan Savaşı olarak anılan Büyük Taarruz’un askeri boyutu 9 Eylül’de İzmir’in kurtuluşu ile kesin zaferle sonuçlanmıştır. Yeni bir barış antlaşmasıyla bu zaferin, Türk milletinin bağımsızlığının uluslararası alanda tanınması gerekiyordu.
Nitekim, Birinci Dünya Savaşı’nın galip İtilaf Devletleri, kalıcı bir barış antlaşması yapılması için 13 Kasım 1922 tarihinde Lozan’da toplanacak bir barış konferansına hem bağımsızlık savaşını kazanmış olan Ankara Hükümetini hem de dünya savaşında yenilen tarafta olan Osmanlı Devleti’ni davet etmişlerdir. Ancak, barış konferansına 1 Kasım 1922 tarihinde saltanatın kaldırılmış olması nedeniyle sadece Kurtuluş Savaşını kazanan Ankara hükümeti katılmıştır. Uluslararası diplomasinin başarıyla yürütüldüğü barış görüşmelerinde Türk Heyeti Hariciye Vekili İsmet İnönü başkanlığında temsil edilmiştir.
30 Ağustos zaferinin Türkiye için siyasi açıdan da büyük önemi vardır. Türk devletinin dünyada eşit devlet olarak tanınmasının ardından 29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal egemenlik temelinde kurulması önemli bir siyasi kazanımdır.
Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi askeri zaferle başarıya ulaşmış, vatanın bütünlüğü ve milletin egemenliği, uluslararası alanda bağımsız bir devlet olarak tanınmasıyla diplomatik zaferle ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla siyasi zaferle tamamlanmıştır.
30 Ağustos zaferinin bir önemli kazanımı da ekonomik bağımsızlık konusunda atılan adımdır. Mustafa Kemal henüz cumhuriyet ilan edilmeden ülkenin Ekonomik Kalkınması için amaç ve yöntemlerin saptanacağı bir iktisat kongresi toplanmasını istemiştir. 17 Şubat 1923 tarihinde toplanan iktisat kongresinin açılışında yaptığı konuşmasında “Siyasî ve askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferle taçlandırılmazsa meydana gelen zaferler payidar olmaz” diyerek yeni kurulacak devletin ekonomik bağımsızlığının önemine dikkat çekmiştir.
Büyük Taarruz ve Büyük Zafer’den 102 yıl sonra..
Günümüzde eğitimde, yönetimde laiklik karşıtı uygulamalar, hukuksuzluklar ile ulusal egemenliğin yok sayılmasına yol açan siyasi sistemin cumhuriyetin kurucu değerlerinden geri gidiş girişimleri nedeniyle çok yönlü sorunlar yaşanıyor.
Kazanımlarımıza sahip çıkmak için, sorunlara çözüm getirebilmek için 102 yıl önce bağımsızlık mücadelesinde olduğu gibi milletçe azim ve kararlılıkla mücadele etmek gerekiyor.
30 Ağustos Zafer Bayramı’mız kutlu olsun.