EMRAH KOLUKISA
Reşad Ekrem Koçu, memleketimizin yetiştirdiği en özgün ve önemli tarihçilerinden biri hiç şüphesiz. Tarihyazımında hikaye ediciliği ön plana çıkaran ve emperyal tarih yerine insan öyküleri üzerinden çok daha derin bir tarihi kavrayışa ulaşan Koçu tıpkı hocası Ahmet Refik Altınay gibi ‘tarihi sevdiren adam’ olarak anılmayı hak eden bir yazardı. 1905 – 1075 yılları arasında yaşayan ve Magnum Opus’u ya da daha doğulu tabiriyle başeseri olması muhtemel Istanbul Ansiklopedisi’ni bitirmeye ömrü vefa etmemiş; ‘G’ maddesine kadar kaleme alıp yayımladığı ansiklopedi yarım kalmıştı. Şimdi, nihayet, o yarım kalan çaba bir şekilde tamamlandı ve üstelik hepimizin erişimine açıldı.
Mail kutuma düşen ve beni çok heyecanlandıran şu cümleler aslında tüm meseleyi güzel özetliyor: ‘‘Salt’ın Kadir Has Üniversitesi ile ortaklaşa yürüttüğü Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi projesi kapsamında hazırlanan istanbulansiklopedisi.org erişime açıldı. Web sitesi, Koçu’nun yarım kalmış İstanbul Ansiklopedisi’nin G harfine kadarki basılı ciltleri ile binlerce arşiv belgesini aynı alanda görüntüleme olanağı sunuyor. Farklı dönemlerde yayımlanmış ansiklopedi maddeleri ile sonraki ciltlerin malzemesini içeren ve ilk kez erişime açılan arşivden 40.000’i aşkın belgeyi aynı platforma taşıyor. Böylelikle hem basılı ansiklopedi ciltleri ve arşiv belgelerini detaylı olarak inceleme hem de malzemeler arası metinsel ve görsel ilişkilerin izini sürme imkânı sağlıyor.’’
Bugüne dek öncelikle Doğan Kitap tarafından basılan 30’a yakın kitap sayesinde Reşad Ekrem Koçu külliyatının önemli bir bölümüne erişebilmemiz mümkündü elbette ama yukarıda bahsi geçen web sitesi bize alabildiğine engin bir dünyanın kapılarını açıyor. Hem İstanbul Ansiklopedisi’nin daha önce basılmış ve ‘G’ maddesine kadar gelmiş ciltlerini sayfa sayfa inceleme ve okuma imkanına sahip oluyorsunuz hem de sonraki maddeler için Reşad Ekrem Koçu tarafından derlenmiş tüm belgelerin arşivini inceleyebiliyorsunuz. Hatırlayanlar olacaktır, 2023’te Salt Galata’da açılan ‘Başka Kayda Rastlanmadı’ başlılklı sergide bu muazzam arşivden derlenmiş bir seçkiyi görmüştük. O zaman da aslında daha büyük bir arşiv çalışmasının sürdürüldüğü ve yakında çevrimiçi olarak erişime açılacağı söylenmiş ve o güzel serginin ağza çalınan bir parmak bal olduğu hissettirilmişti. Nihayet bekleyiş sona erdi ve biz meraklılar için içi bal dolu havuza atlayıp sarhoşluk yaşamanın vakti geldi.
Burada akla ilk gelen sorulardan biri ‘Nereden başlamalı?’ oluyor haliyle ve buna en azından ben kesin bir yanıt vermekte zorlanıyorum, haddim olmadığını düşünüyorum. Ama galiba içinizden geldiği gibi, ya da merak ettiğiniz başlıklara göre (kafanıza göre yani) gezinmeniz en güzeli. Belki şunu tavsiye edebilirim; okurken notlar alın ve istemeden de olsa sürekli aynı maddeler etrafında dönmeyin. Okunacak çok şey var ve vakit o kadar da çok değil; baksanıza Reşad Ekrem Koçu’ya bile kafi gelmemiş zaman.
İstanbul Ansiklopedisi, tarihçi ve romancı Reşad Ekrem Koçu’nun (1905-1975) ömrünün büyük kısmını adadığı, ancak tamamlayamadığı kapsamlı bir çalışmadır. Koçu, İstanbul’un “muazzam kütüğü”nü oluşturmak üzere 1944’te başladığı etraflı kaynak tarama ve madde yazımı çalışmalarını vefatına kadar sürdürür. Koçu’nun 24 cilt olarak planladığı ansiklopedinin G harfine kadarki ilk 11 cildi 1973’e dek aralıklarla fasiküller hâlinde basılır. Sokaklardan mimari yapılara, mühim ya da sıradan şahıslardan şehrin âdetlerine, tarihî olaylardan şehir efsanelerine, nice konu farklı anlatımlar ve resimler eşliğinde kayda geçirilir. Dönemin değerli tarihçi, edebiyatçı, akademisyen ve sanatçılarının katkıda bulunduğu İstanbul Ansiklopedisi, tezkirecilik geleneğiyle Batılı ansiklopedizmi birleştiren bir başvuru kaynağı, bir tanıklıklar derlemesi ya da İstanbul’a dair her şeyi içerme çabasında devasa bir girişim olmasının yanı sıra, bütün bu malzemeyi kendine has bir İstanbul fikri veya imgesi olarak yeniden inşa eden sıra dışı bir çalışmadır. İstanbul’un Osmanlı İmparatorluğu başkentinden Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vilayetine dönüşmesine tanıklık eden Koçu, şehri resmederken kazadan cinayete, turistten garsona, kahveden hamama gündelik ve alelade olanı anlatıma dâhil eder. Koçu hayattayken “Aba”dan “Gökçınar (Mehmed)” maddesine kadar basılabilmiş olan İstanbul Ansiklopedisi, resmî tarih anlatısının ötesine geçerek farklı pencereler aralaması sebebiyle 1990’lardan itibaren gitgide daha çok tarihçi ve araştırmacının ilgisini çeker. Koçu’nun tasarı aşamasında kalmış gelecek ciltler için derleyip kurguladığı kapsamlı malzeme, 2018’de Kadir Has Üniversitesi tarafından devralınmasıyla bütünlüklü olarak ortaya çıkar. 40.000’i aşkın belgeden oluşan arşiv, Koçu’nun çalışma yöntemlerine ve 20. Yüzyılın ikinci yarısında kısıtlı imkânlarla çok ciltli ve yazarlı bir yayın üretmeye dair verdiği fikirler açısından bir tür “medya arkeolojisi laboratuvarı” niteliği taşımaktadır. “Gökdemir (Döndü)” ile “Zürefa Sokağı” maddeleri arası ciltlerde yer alması planlanmış ve arşivde bir listesi de bulunan maddelerin taslakları, yayımlanmış ciltlerdeki bazı maddelerin erken versiyonları, Koçu’nun kimi durumlarda malzemeye göre maddeler derlediğini düşündüren bağımsız metinler ile fotoğraf, çizim, alıntı gibi büyük bir çeşitlilik arz eden belge grubu, ansiklopedinin karmaşık ve çok katmanlı oluşum sürecini ayrıntılandırır.