EMRAH KOLUKISA
İlk fotoğrafını 1953 yılında çekmiş İzzet Keribar. 71 yıl önce. Düşününce ‘bir ömür eder’ diyesi geliyor insanın. Öte yandan Keribar’ın yaklaşık 20 yıl kadar fotoğrafa ara verdiği ve 80’lerden sonra bu alanda yeni ve daha da güçlü bir kariyer yarattığını da unutmamak gerek. 1,5 milyona varan fotoğraf arşivi, İzzet Keribar’ın verdiği uzun arada da fotoğraf çekmiş olması halinde en az 2- 2,5 milyonluk bir yekûne ulaşacaktı ki, 60’lı 70’li yılların içinden böylesi önemli bir tanıklığın eksikliğini hissetmemek imkansız. Elbette bu onun fotoğraflarıyla bizlere bıraktığı tanıklığın kıymetini hiç eksiltmiyor, aksine geriye kalan o karelerin değerine ekliyor.
Sanat yolculuğunda 20. yılını geride bırakmaya hazırlanan İstanbul Modern’in fotoğraf galerisinde izleyiciyle buluşan “İzzet Keribar: Renklerin Yolculuğu” sergisi, sanatçının Türkiye ve dünyanın çeşitli bölgelerine yaptığı seyahatlerde çektiği fotoğraflardan oluşuyor. İzleyicileri farklı zaman ve mekânlarda renkli bir yolculuğa davet eden sergide, sanatçının fotoğrafa başlangıcına referans veren İstanbul ve Güney Kore fotoğrafları başta olmak üzere, 1980’lerde fotoğrafa dönüşünden itibaren günümüze kadar uzanan çalışmaları da Türkiye’de ilk kez bir müze çatısı altında bir araya geliyor.
“Renklerin Yolculuğu”, İzzet Keribar’ın 50 yıllık fotoğraf birikiminin bir özetini barındırıyor; ağzımıza bir parmak bal çalıyor diyelim. Fotoğrafa, kendisinden 7-8 yaş büyük abisinin etkisiyle başladığını söyleyen ve ilk fotoğrafını da 1953 yılında babasının kendisine hediye ettiği Leica makineyle çeken Keribar, o ilk fotoğrafın (“Kayıkçılar”) önünde duruyor sergide ve şunları söylüyor: “Karaköy’de bu sandallarla insanlar 25 kuruşa karşıya geçerleri. Dolmuşlar da vardı ama en kolay böyle… Buna baktığınız zaman İstanbul’un ne kadar değiştiğini de anlıyorsunuz. Yani bu fotoğraflar ‘neydik ne olduk’, onu anlamak bakımından çok önemli değil mi?” Keribar, Haliç ve civarında çektiği fotoğraflarından 300 kadar bulunduğunu da ekliyor, bu ilk dönem çalışmalarını özetleyen bölümü gezerken.
Sergiye “Renklerin Yolculuğu” başlığının verilmesi boşuna değil; İzzet Keribar’ın devasa birikiminin bir bölümünü (sergide 125 fotoğraf bulunuyor) barındıran seçkiyi gezdiğimizde ister memleketin bir köşesinden olsun (ki hemen her köşeye kadar uzanmış Keribar’ın bakışı) ister dünyanın bir uzak noktasından (Kore, Hindistan, Karadağ, Japonya, Namibya, Fas, Myanmar, Norveç, Kamboçya, Suriye, Pakistan, Sri Lanka… 84 ülkeye gitmiş, dile kolay), alabildiğine zengin bir renk cümbüşü görüyoruz; sanki özellikle renklerin peşine düşmüş Keribar, onları hayatla, duygularla bir tutmuş, yaşadıklarını ve hayal ettiklerini o renklerle anlatmış. Ne desek boş aslında, gidip görmeniz gerek.
Sergide Keribar’ın 80’lerden sonra yeniden fotoğrafçılığa başladığı dönemden de çokça fotoğraf var ve 1986’da çektiği “Kazlıçeşme” fotoğrafları özellikle dikkat çeken bir seri. O zamanlar orada bulunan sanayi bölgesinde çalışan işçileri resmettiği fotoğraflarında bu kez ağır çalışma koşullarını, oradaki insanların yorgun, yaralı ruhlarını ve semte sinmiş ağır atmosferin duygusunu yansıtıyor renkleriyle ve şöyle anlatıyor: “Kazlıçeşme’de bir sene çalıştık, tabii her gün gitmedik ama toplam bir sene sürdü. Çok pis ve kötü kokan bir yerdi. Akşamları eve geldiğimde o kadar kötü kokuyordum ki eşim eve girmeme müsaade etmiyordu. Dışarıda çıkarttırıyordu kıyafetlerimi. İyi ki kurtulduk, yıkıldı orası ama bu fotoğraflar da bize belge olarak kaldı. En sevdiğim fotoğraf da şu köşede duran, oradaki hamalların suratlarını görüyor musunuz? İşte o günleri iyi anlatan fotoğraflar bunlar. Hatta o zamanlar bu seriyi bir bütün olarak sergilemiştik ve çok ilgi görmüştü, hala hatırlanan bir sergidir fotoğraf camiasında.”
İstanbul Modern’e armağan
Küratörlüğünü İstanbul Modern Küratör ve Fotoğraf Bölümü Yöneticisi Demet Yıldız Dinçer’in üstlendiği serginin açılışında İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı da bir konuşma yaptı ve şunları söyledi: “Şahin Kaygun, Gökşin Sipahioğlu, Yıldız Moran, Ara Güler, Lütfi Özkök, Şakir Eczacıbaşı ve Ozan Sağdıç’tan sonra, Türkiye fotoğraf tarihinde özgün bir tarz yaratan İzzet Keribar’ın çalışmalarından özel bir seçkiyi izleyicilerle buluşturuyoruz. Dünyanın çeşitli ülkelerinde birçok sergi açmış ve ulusal ile uluslararası pek çok ödül kazanmış olan İzzet Keribar’ın, sergide yer alan 120’nin üzerinde fotoğrafını İstanbul Modern’in 20. yılına armağan olarak müze koleksiyonuna bağışlamasından dolayı kendisine şükranlarımızı sunuyoruz.”