Kanal İstanbul çevresine yapılacak Yenişehir’in imar planları mahkeme tarafından iptal edildi ama projenin asıl sahibi Cumhurbaşkanı Erdoğan, suskunluğunu koruyor. AKP’nin ve Cumhur İttifakı’nın İstanbul adayı Murat Kurum, net bir yanıt vermiyor. 31 Mart yerel seçimleri, projenin akıbeti ve İstanbul’un geleceği açısından büyük önem taşıyor…
Kahramanmaraş merkezli deprem, pek çok konudaki defoları kaçınılmaz olarak ortaya çıkardı. Bu konudaki en belirgin açıklardan birinin demokratik kitle örgütlenmeleri konusunda yaşandığını da üzülerek görmüş olduk.
Trajedi, hayatı kavramakla ilgili kaygıyı üretime dönüştüren sanat dalları için derinliğini yitirmeyen bir kaynak olma özelliğini koruyor. Ama bazı olaylar bu işin istisnası olabilirdi. Çünkü bireysel önlemlerin işlerlik kazanmadığı bir durumla karşı karşıyayız.
Gecenin ortasında, insanların yuvalarına çekildiği, hastaların kesik kesik uyuduğu vakitlerde, birdenbire büyük bir uğultuyla gelen yıkım, üzerinde bulunduğumuz coğrafyanın uyumadığını gösteriyor. Hazırlıksız yakalandık; on binlerce insanımızı yitirdik…
27 aralık 1939 tarihinde yaşanan Erzincan depremi. Cumhuriyet tarihinin en büyük ve en acı sonucu olan depremiydi. 7.9 büyüklüğündeki felaket sonunda, 40 bine yakın insan hayatını kaybetmişti. Erzincan tamamen yıkılmıştı.
5 koca gün geçti… 10 kentte yıkıldık… Bürokratların oturduğu bir koltuk bile sallanmadı!.. Bir yetkili isim bile İSTİFA etmedi.
Uzmanlar yıllardır uyarıyor, dinleyen: YOK!.. 1999 Büyük Marmara Depremi’nden ders çıkardık mı: YOK!.. Depremlerde kağıt evler gibi yıkılan binaları yapandan, izin verenden, denetim yapmayandan hesap sorduk mu: YOK!.. Bürokratından bakanına, müteahhidinden belediye başkanına hesap sorduk mu: O da YOK!..
Kanal İstanbul çevresine yapılacak Yenişehir’in imar planları mahkeme tarafından iptal edildi ama projenin asıl sahibi Cumhurbaşkanı Erdoğan, suskunluğunu koruyor. AKP’nin ve Cumhur İttifakı’nın İstanbul adayı Murat Kurum, net bir yanıt vermiyor. 31 Mart yerel seçimleri, projenin akıbeti ve İstanbul’un geleceği açısından büyük önem taşıyor…
Kahramanmaraş merkezli deprem, pek çok konudaki defoları kaçınılmaz olarak ortaya çıkardı. Bu konudaki en belirgin açıklardan birinin demokratik kitle örgütlenmeleri konusunda yaşandığını da üzülerek görmüş olduk.
Trajedi, hayatı kavramakla ilgili kaygıyı üretime dönüştüren sanat dalları için derinliğini yitirmeyen bir kaynak olma özelliğini koruyor. Ama bazı olaylar bu işin istisnası olabilirdi. Çünkü bireysel önlemlerin işlerlik kazanmadığı bir durumla karşı karşıyayız.
Gecenin ortasında, insanların yuvalarına çekildiği, hastaların kesik kesik uyuduğu vakitlerde, birdenbire büyük bir uğultuyla gelen yıkım, üzerinde bulunduğumuz coğrafyanın uyumadığını gösteriyor. Hazırlıksız yakalandık; on binlerce insanımızı yitirdik…
27 aralık 1939 tarihinde yaşanan Erzincan depremi. Cumhuriyet tarihinin en büyük ve en acı sonucu olan depremiydi. 7.9 büyüklüğündeki felaket sonunda, 40 bine yakın insan hayatını kaybetmişti. Erzincan tamamen yıkılmıştı.
5 koca gün geçti… 10 kentte yıkıldık… Bürokratların oturduğu bir koltuk bile sallanmadı!.. Bir yetkili isim bile İSTİFA etmedi.
Uzmanlar yıllardır uyarıyor, dinleyen: YOK!.. 1999 Büyük Marmara Depremi’nden ders çıkardık mı: YOK!.. Depremlerde kağıt evler gibi yıkılan binaları yapandan, izin verenden, denetim yapmayandan hesap sorduk mu: YOK!.. Bürokratından bakanına, müteahhidinden belediye başkanına hesap sorduk mu: O da YOK!..
