8 yaşındaki Narin’in, cesetleri parçalanan İkbal ve Ayşenur’un katledilmesi tüm Türkiye’de isyana neden oldu ancak şiddet artarak sürüyor. AKP iktidarı, kadına yönelik şiddete karşı etkili bir duruş sergilemediği gibi parti içinden bazı isimler, ölen kadınları suçluyor!
En büyük endişemiz örgütlü bir suçun şahsileştirilerek olayın üstünün kapatılması. Çünkü biliyoruz ki bu cinayet, bireysel bir suçun ötesinde politik bir suçtur. Çünkü çocukların güvenliği ve yaşam hakkı, devletin politikalarıyla doğrudan ilişkilidir.
Kayıp çocuk söz konusu olduğunda ilk 24-48 saat canlı bulunması için kritiktir. Ne kadar erken müdahale edilirse çocuğun canlı bulunma olasılığı yükselir.
Onların diliyle söylemek gerekirse Narin cinayeti “sonuç”tu. Öyleyse “sebep” neydi? Bireysel şiddetin artışını, normalleşmesini besleyen cezasızlığın, sorunlu yargının rolü yok muydu gelinen noktada?
Narin Güran cinayeti, sadece bir çocuğun trajik ölümü değil; karanlıkta sessizce var olan, gözden uzak tutulan bir toplumsal yarayı kanatıyor. Bu cinayet, gücün merkezileştiği, tahakkümün derinleştiği bir yapının yankı odası.
Suçta ortaklaşmış bir aile ve köyün yarattığı dehşet Narin Güran cinayetinin karanlık bir yüzüyken; bu süreci akıl almak, izah edilemez skandallarla yürüten ilgili birimlerin tutumu da diğer karanlık yüzüdür.
Narin’in dosyasında, AKP’nin kadınların ve kız çocuklarının yaşadığı şiddete karşı vurdumduymaz tavrının ötesinde bir “koruma” kalkanı olduğu, soruşturmayı yakından takip eden herkesin aklında.
8 yaşındaki Narin’in aile içinde katledilmesinin ardından soruşturma devam ediyor. Anne, ağabey dahil yakın akrabalar tutuklu ancak Narin’in arandığı dönemde, aile organize bir şekilde bütün delilleri yok etmiş. Meclis’te cinayetin aydınlatılması için verilen soru önergesi, AKP-MHP oylarıyla reddedildi.
Narin’in amcalarından birinin evinde kamera olduğu ortaya çıktı ancak 2-9 Eylül arasında, 8 günlük kayıtlar silinmiş. Tutuklu amca Salim Güran’ın da okulun kameralarına müdahale ettiği öne sürülüyor. Bu kameraların silinen kayıtlarını geri getirmek üzere TÜBİTAK incelemesi sürüyor.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Narin’in öldürülmesiyle ilgili elde edilen kamera görüntülerinin TÜBİTAK’a gönderildiğini belirterek, “Hiçbir şey karanlıkta kalmayacak” dedi.
8 yaşındaki Narin’in, cesetleri parçalanan İkbal ve Ayşenur’un katledilmesi tüm Türkiye’de isyana neden oldu ancak şiddet artarak sürüyor. AKP iktidarı, kadına yönelik şiddete karşı etkili bir duruş sergilemediği gibi parti içinden bazı isimler, ölen kadınları suçluyor!
En büyük endişemiz örgütlü bir suçun şahsileştirilerek olayın üstünün kapatılması. Çünkü biliyoruz ki bu cinayet, bireysel bir suçun ötesinde politik bir suçtur. Çünkü çocukların güvenliği ve yaşam hakkı, devletin politikalarıyla doğrudan ilişkilidir.
Kayıp çocuk söz konusu olduğunda ilk 24-48 saat canlı bulunması için kritiktir. Ne kadar erken müdahale edilirse çocuğun canlı bulunma olasılığı yükselir.
Onların diliyle söylemek gerekirse Narin cinayeti “sonuç”tu. Öyleyse “sebep” neydi? Bireysel şiddetin artışını, normalleşmesini besleyen cezasızlığın, sorunlu yargının rolü yok muydu gelinen noktada?
Narin Güran cinayeti, sadece bir çocuğun trajik ölümü değil; karanlıkta sessizce var olan, gözden uzak tutulan bir toplumsal yarayı kanatıyor. Bu cinayet, gücün merkezileştiği, tahakkümün derinleştiği bir yapının yankı odası.
Suçta ortaklaşmış bir aile ve köyün yarattığı dehşet Narin Güran cinayetinin karanlık bir yüzüyken; bu süreci akıl almak, izah edilemez skandallarla yürüten ilgili birimlerin tutumu da diğer karanlık yüzüdür.
Narin’in dosyasında, AKP’nin kadınların ve kız çocuklarının yaşadığı şiddete karşı vurdumduymaz tavrının ötesinde bir “koruma” kalkanı olduğu, soruşturmayı yakından takip eden herkesin aklında.
8 yaşındaki Narin’in aile içinde katledilmesinin ardından soruşturma devam ediyor. Anne, ağabey dahil yakın akrabalar tutuklu ancak Narin’in arandığı dönemde, aile organize bir şekilde bütün delilleri yok etmiş. Meclis’te cinayetin aydınlatılması için verilen soru önergesi, AKP-MHP oylarıyla reddedildi.
Narin’in amcalarından birinin evinde kamera olduğu ortaya çıktı ancak 2-9 Eylül arasında, 8 günlük kayıtlar silinmiş. Tutuklu amca Salim Güran’ın da okulun kameralarına müdahale ettiği öne sürülüyor. Bu kameraların silinen kayıtlarını geri getirmek üzere TÜBİTAK incelemesi sürüyor.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Narin’in öldürülmesiyle ilgili elde edilen kamera görüntülerinin TÜBİTAK’a gönderildiğini belirterek, “Hiçbir şey karanlıkta kalmayacak” dedi.
