Kısırlaştırma karşıtı olan kedi sahiplerinden (ki sahip kelimesi bana ters) duyduğum, “Kıyamıyorum” düşüncesinden artık üzülmekten öte yılgınlık ve bıkkınlık geldi. Oysa kıyamıyorum dediğiniz kedinize, kısırlaştırmadığınız her gün kıydığınızı biliyor musunuz?
Ev hayvanlarının kayıt altına alınması ile ilgili başlatılan mikroçip uygulaması depremde bir çok canı yeniden ailesi ile buluşturdu. Deprem nedeniyle yuvasız kalanların ya da deprem bölgesinde yaşamasa da yuvalandırılmak istenen hayvanların mikroçip uygulamasında son durum ‘Bir ileri, iki geri’ seyrinde bir yol alıyor. Her an 3642 TL. ile cezalandırılabilirsiniz….
Ne yazık ki şu an tüm planlar deprem üzerine kurulu. Herkes kendi yaşamına göre bir strateji oluşturmaya çalışıyor. Hayvan sahiplerinin tedirginliği biraz daha fazla. Ne yaparım, yapabilirim sorusu hep zihinlerde dolaşıp, duruyor. Bu hafta, son 15 gündür en fazla aldığım sorunun cevabını yazdım…
Canına kastettiklerimize, canımızı borçluyuz… Borcumuzu asla ödeyemeyeceğiz. Hak ve helal meselesinde bizim asla lafımız bile olamaz. Açıkçası hala hayvan düşmanlığı yapanlar bu hayvanların yardımını hak etmiyorlar.
Birbirimizi ayırt etmeden sevelim, koruyalım, destek olalım. İnsan-hayvan hepimiz birbirimize muhtacız. Bunu, yaşadığımız bu günlerde daha iyi anladığımızı umuyorum. Tüm dünya yıkılır, geriye yargısızca el uzattığımız sevgimiz kalır…
Barınaklar bu ülkenin yüzde 90’ının düşündüğü gibi beş yıldız otel olmamasının yanında birçoğu, hayata sarılmanın ötesinde hayatın son bulduğu merkez görüntüsü sergiliyor. Hani içler acısı demek çok masumane kalıyor… Görünen manzara buysa zaten göremediğimizi tezahür bile etmek istemiyorum. İnsan eli yapılan bozukluğu yine insan eli düzeltmek, iyileştirmek adına bu merkezlerde, gönüllü hayvan severlere büyük iş düşüyor.
Sağlıklı bir görüntüye sahip olan hayvanın, genel durumunun belirlenmesinde büyük rol oynayan ‘biokimya testi’nin hayat kurtaracağını unutmayın. Kedi ve köpeklerde hayat kurtaran biyokimya tahlilinden kaçınmak can yoldaşınızı, dönüşü olmayan bir yola sokabilir. Veteriner hekiminiz ‘yapalım mı’ diye sormadan, cevabınız ‘evet’ olmalı.
İlla ki bir şeyleri değiştirmek istiyorsanız, kendi kaşınız, gözünüzle oynayın. Zevk için onlara insan eliyle dayatılan genetiksel değişim, onların canını çok yakıyor. Seçme hakkı ve söz sahibi olmayan hayvanların hayatı ile oynamayı bırakın…
Yaşam hakkına saygının bittiği yerde insanların ilkel dürtüleri ortaya çıkıyor işte… Bu ülkede ve dünyada hayvan olmanın karşılığı acı çekmek olmamalı!
Kısırlaştırma karşıtı olan kedi sahiplerinden (ki sahip kelimesi bana ters) duyduğum, “Kıyamıyorum” düşüncesinden artık üzülmekten öte yılgınlık ve bıkkınlık geldi. Oysa kıyamıyorum dediğiniz kedinize, kısırlaştırmadığınız her gün kıydığınızı biliyor musunuz?
Ev hayvanlarının kayıt altına alınması ile ilgili başlatılan mikroçip uygulaması depremde bir çok canı yeniden ailesi ile buluşturdu. Deprem nedeniyle yuvasız kalanların ya da deprem bölgesinde yaşamasa da yuvalandırılmak istenen hayvanların mikroçip uygulamasında son durum ‘Bir ileri, iki geri’ seyrinde bir yol alıyor. Her an 3642 TL. ile cezalandırılabilirsiniz….
Ne yazık ki şu an tüm planlar deprem üzerine kurulu. Herkes kendi yaşamına göre bir strateji oluşturmaya çalışıyor. Hayvan sahiplerinin tedirginliği biraz daha fazla. Ne yaparım, yapabilirim sorusu hep zihinlerde dolaşıp, duruyor. Bu hafta, son 15 gündür en fazla aldığım sorunun cevabını yazdım…
Canına kastettiklerimize, canımızı borçluyuz… Borcumuzu asla ödeyemeyeceğiz. Hak ve helal meselesinde bizim asla lafımız bile olamaz. Açıkçası hala hayvan düşmanlığı yapanlar bu hayvanların yardımını hak etmiyorlar.
Birbirimizi ayırt etmeden sevelim, koruyalım, destek olalım. İnsan-hayvan hepimiz birbirimize muhtacız. Bunu, yaşadığımız bu günlerde daha iyi anladığımızı umuyorum. Tüm dünya yıkılır, geriye yargısızca el uzattığımız sevgimiz kalır…
Barınaklar bu ülkenin yüzde 90’ının düşündüğü gibi beş yıldız otel olmamasının yanında birçoğu, hayata sarılmanın ötesinde hayatın son bulduğu merkez görüntüsü sergiliyor. Hani içler acısı demek çok masumane kalıyor… Görünen manzara buysa zaten göremediğimizi tezahür bile etmek istemiyorum. İnsan eli yapılan bozukluğu yine insan eli düzeltmek, iyileştirmek adına bu merkezlerde, gönüllü hayvan severlere büyük iş düşüyor.
Sağlıklı bir görüntüye sahip olan hayvanın, genel durumunun belirlenmesinde büyük rol oynayan ‘biokimya testi’nin hayat kurtaracağını unutmayın. Kedi ve köpeklerde hayat kurtaran biyokimya tahlilinden kaçınmak can yoldaşınızı, dönüşü olmayan bir yola sokabilir. Veteriner hekiminiz ‘yapalım mı’ diye sormadan, cevabınız ‘evet’ olmalı.
İlla ki bir şeyleri değiştirmek istiyorsanız, kendi kaşınız, gözünüzle oynayın. Zevk için onlara insan eliyle dayatılan genetiksel değişim, onların canını çok yakıyor. Seçme hakkı ve söz sahibi olmayan hayvanların hayatı ile oynamayı bırakın…
Yaşam hakkına saygının bittiği yerde insanların ilkel dürtüleri ortaya çıkıyor işte… Bu ülkede ve dünyada hayvan olmanın karşılığı acı çekmek olmamalı!
